Annesinin Boğaziçi Üniversitesi’ne olan bağlılığını ve eğitime verdiği önemi, “Boğaziçi Üniversitesi’nden kendi çocuğu olarak bahsederdi. Dolayısıyla öğrencileri onun çocukları.Eğitim hayatını herşeyden çok seviyor ve herşeyin üzerinde tutuyordu.” ifadeleriyle anlatan kızı Ela Başak Atakan, Oya Başak şöyle konuştu:
“Gelinen son noktada, duruşuyla, gözleri görmüyordu, bastonuyla bir direniş sembolü oldu Boğaziçi Üniversitesi’nde. Sanırım çabaları başarılı olmuş olacak ki annem ve bazı meslektaşları kampüse alınmamaya başladı. Fakat bu da çok ses getirdi. Direnişin böylece bir parçası oldular”
Başak’ın kampüse girişi, kayyum rektör atamalarına karşı 2021 yılında üniversitenin akademisyenlerinin kampüs içerisinde başlattığı ‘Boğaziçi Direnişi’ olarak bilinen protestolara katıldığı gerekçesiyle, 2023 yılında, Fazıl Öder Sönmez’in imzasının yer aldığı bildiriyle yasaklanmıştı. 2021 yılından beri direnişi sürdüren hocalar, Başak’ın cenazesine cübbeleriyle ve Başak’ın direnişe katıldığı zaman çekilmiş fotoğrafıyla katıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Betül Tanbay, Başak’ın kampüse girişinin yasaklanmasına ilişkin, “Oya Başak kampüsümüze Naci İnci ve Fazıl Önder Sözmez’in emriyle alınmamış bir insandır. Kendisi sonuna kadar Boğaziçi için mücadele etti, son nefesine kadar” ifadelerini kullandı.
Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Ünal Zenginobuz ise şöyle konuştu: “Oya hocayı Boğaziçi Üniversitesi’nden ayırmak gerçekten kimsenin haddine değil. Oya hocanın bunu ciddiye aldığını da düşünmüyorum. Yalnız şüphesiz ki, son derece üzgün ve kızgındı. O şekilde de bir parça gözleri açık gitti. Hayatını adadığı üniversitenin şu an bir işgal ve yok edilme süreci yaşamasına karşı elinden gelen herşeyi, gözleri kapanıncaya kadar yaptı, destek oldu. Bizler Aynı mücadeleye devam edeceğiz”
Başak için “Gerçek anlamda bir Boğaziçi efsanesiydi” diyen Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) Başkanı Gülfem Serra Ulusoy ise Başak hakkında, “Bütün öğrencilerine harika bir hoca olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi, sadece eğitim olarak dersleri vermesi değil, aynı zamanda iyi bir insan olmanın özelliklerini de benimsetmeye çalışmasıydı” ifadelerini kullanarak şöyle devam etti:
“Kendisi gerçek anlamda bir Boğaziçi efsanesiydi. Çünkü, Boğaziçi’nin bir kamu üniversitesine dönüşme sürecinde de çalışan ekipteydi. Her zaman Boğaziçi’nin yanındaydı ve Boğaziçi’ni bir çiçek gibi gördüğünü ve bu çiçeğin hırpalanmaması gerektiğini bir çok kere ifade etti. Her zaman erdemli olmayı, iyi insan olmayı, ahlaklı olmayı savundu ve bunları öğrencilerine anlatmaya gayret etti”
















Yorumlar kapalı.