Davutoğlu, açıklamasına şu sözlerle başladı:
“Ülkenin geleceğini düşünen bir yönetim nasıl kıdemli akademisyenleri yoksulluk sınırında, genç akademisyenleri açlık sınırında bir maaşa mahkûm edebilir? Bu nitelik düşmanlığı nelere mal oluyor? Evet, pazartesi günü gerçekten üniversiteye yerleştirme sonuçları açıklandı. Ama sorun bitmedi, yeni başlıyor. Bu gençler nerelerde barınacaklar ve hangi öğretim üyelerinin önünde okuyacaklar? Eğer bir ülkenin geleceğini görmek isterseniz, üniversite eğitimine bakacaksınız. Üniversite eğitiminin kalitesini akademisyenler belirler. Eğer akademisyenler hallerinden memnun değilse, bilimsel çalışmalarını yapacak kaynağa sahip değillerse ve sadece geçim derdine düşmüşlerse o ülkenin geleceğinden emin olamazsınız.”
Başbakanlık yaptığı dönemde akademisyen maaşlarına zam yaptığını hatırlatan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“2014 yılında YÖK’ten geniş bir brifing aldım. Üniversiteler araştırma görevlisi bulmakta zorluk çekiyordu çünkü maaşlar çok düşüktü. Ben de üniversite öğretim üyelerinin maaşlarını %35 oranına kadar artırdım. O günden bu yana yani 12 senedir hiçbir düzenleme yapılmadı.”
Davutoğlu, üniversitelerdeki sahte diplomalar tartışmasına da değindi:“Bugünlerde hepimiz sahte diplomaları konuşuyoruz. Bir üniversitenin sahte diploma vermesi de, bir insanın alması da sistemin çöktüğünü gösterir. Ama samimi öğretim üyeleri hangi şartlarda çalışıyor? Grafikler öyle gösteriyor ki yoksulluk sınırının altına düştüler. Öğretim üyeleri 23 bin lira eğitim-öğretim ödeneği istedi, verilen miktar sadece 1853 lira oldu. Bu parayla kaç kitap alınabilir, kaç kongreye gidilebilir?”
Davutoğlu, beyin göçüne ve doktorlara getirilen vardiya uygulamasına da dikkat çekerek şunları söyledi:
“En nitelikli insanlarımız yurt dışına gitme peşinde. Başta öğretim üyeleri ve doktorlar. Otoriter rejimler en çok nitelikli insandan, hakkını talep edenlerden, fikir özgürlüğünden korkar. Akademisyenlerin geçim derdine düşmesi otoriter rejimlerin tercih edeceği bir şeydir.”
Yorumlar kapalı.