Araştırmaya göre, 10 milyon kadın, ev işleri, çocuk veya hasta bakımı gibi nedenlerle iş hayatına katılamıyor. Ev işleri nedeniyle çalışmadığını belirten kadın sayısı 6,6 milyon iken, bu gerekçeyle iş hayatına katılmayan erkek sayısı sadece 6 olarak kaydedildi.
Kadın işsizlik oranının yüzde 11,7 olduğu belirtilen raporda, bu oranın Avrupa Birliği (AB) ortalamasının neredeyse iki katı olduğu vurgulandı. AB ülkelerinde kadın işsizlik oranı ortalama yüzde 6,1 seviyesinde.
Türkiye’de kadın çalışanların yüzde 32,4’ü kayıt dışı çalıştırılırken, yüzde 20’si yarı zamanlı işlerde görev alıyor. İstihdamdaki toplumsal cinsiyet açığı yüzde 34,6 olarak ölçülürken, erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 66,7, kadınların ise yüzde 32,5 seviyesinde.
Rapora göre, kadın işçilerin sendikalaşma oranı yüzde 11,4 olarak belirlenirken, kayıt dışı istihdam dahil edildiğinde bu oran yüzde 6,8’e kadar düşüyor. “Kadına özgü iş kollarında” sendikalaşma oranı nispeten yüksekken, inşaat, gemi yapımı ve ağaç-kâğıt gibi “erkek işi” sayılan sektörlerde kadınların sendikalaşma oranı yalnızca yüzde 2 seviyesinde kalıyor.
2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesine değinilen raporda, bu yaklaşımın kadınları daha fazla ev içi sorumluluklara yönlendirebileceği ve istihdama katılımlarını azaltabileceği vurgulandı. Kadın istihdamını artırmaya yönelik adımların, kadınları güvencesiz ve esnek çalışma modellerine yönlendirmek yerine, tam zamanlı ve sosyal güvenceli iş imkânları oluşturması gerektiği savunuldu.















