Arıkan, birçok belediyeye kayyum atanmasını, milletvekili ve gazetecilerin cezaevinde bulunmasını eleştirerek, “Bugün Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında hem adalet hem de kalkınma krizini yaşamaktadır. Kur’an-ı Kerim’de otuzun üzerinde ayette adalet emredilir. Ancak bugün hukuk kişilere göre eğilip bükülüyor. Bütün bunların yanında bildiğimiz, ifade etmek durumunda kaldığımız başka gerçekler var. Ankara’yı parsel parsel satanlar dışarıdalar. Rıza Sarraf’tan milyonluk rüşvet alanlar dışarıdalar. Bavullarında külçe külçe altınla yakalanan milletvekilleri dışarıdalar. Kendi bakanlığına dezenfektan satanlar dışarıdalar. Yunus Emre Enstitüsü soyanlar onlar da dışarıdalar. Kartalkaya otel yangınının suçlusu hala bakanlık koltuğunda oturmakta” diye konuştu.
Arıkan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Eğer gerçekten derdiniz yolsuzluksa, eğer gerçekten derdiniz yetim hakkını korumaksa, kendi kamburunuzu görmeyip başkasına ‘düz yürü’ demekten vazgeçip, şu sorulara cevap verin; 800 milyon dolara mal olduğu söylenen Ankapark’la ilgili hangi soruşturmayı başlattınız? Hangi savcıyı görevlendirdiniz? Soruyorum; bu milletin 128 milyar dolarını buhar edenlerle ilgili hangi incelemeyi yaptınız, hangi soruşturmayı başlattınız? Hangi savcıyı görevlendirdiniz? Yine soruyorum; kendi bakanlığına dezenfektan satanlarla, Rıza Sarraf’tan rüşvet alanlarla, bu ülkenin en kıymetli vakıflarını soyanlarla ilgili hangi soruşturmayı başlattınız, hangi savcıyı görevlendirdiniz?
Bu son günlerde yaşadığımız şey adalet değil, çifte standarttır. Adalet terazisi herkese eşit tutulmalı, hukuk kişilere göre eğilip bükülmemelidir. Bütün muhalefete karşı yürütülen operasyonlar aziz milletimizin geleceğine şerh düşmek, siyaseti dizayn etmek amaçlıdır. Biz Saadet Partisi olarak bunu reddediyoruz. Dün ‘ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır’ diyenler bugün tüm kararları kendi tekellere geçirmenin mücadelesini vermektir. Dün 28 Şubat ile ‘hesaplaştık, hesaplaşıyoruz’ diyenler, bugün maalesef 28 Şubat uygulamalarına imza atıyorlar. Biz de diyoruz ki; ne askeri, ne sivil vesayet, tek çıkar yol var, o da adalet, adalet, adalet.”
Bu yaşananların ekonomik etkilerine değinen Arıkan, şunları kaydetti:
“Bu yaşananların adalete, hukuka, demokrasiye maliyeti olduğu gibi bir de ekonomiye çok çok büyük maliyeti var. Son üç dört gün içerisinde altın ve dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle ülkemiz değerli arkadaşlar yüzde 10 fakirleşti. Yüksek faiz uygulamasıyla insanımıza aylardır zulmederek biriktirdikleri Merkez Bankası rezervlerinden 25 milyar doları harcama durumunda kaldılar. Yani Merkez Bankası hemen faiz artırımına gitmek zorunda kaldı. Bakanlar ‘zararı minimize etmeye çalışıyoruz’ diye açıklama yapmak zorunda kaldılar. Yarın borsa açıldığında ne kadar fazla zarar ettiğimizi çok daha net bir şekilde göreceğiz.
















Yorumlar kapalı.