Dünya genelinde gerçekleşen askeri operasyonlar, özellikle ABD ve İsrail’in yürüttüğü savaşlar, hem çevresel hem de iklimsel sorunlara yol açıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) verilerine göre, askeri yatırımlar ve faaliyetler yılda 2 trilyon doları aşarken, bu durum küresel karbon emisyonunun %5,5’ini oluşturuyor.
ABD Savunma Bakanlığı, 1975-2018 yılları arasında 3.7 milyar ton karbondioksit eşdeğeri emisyon gerçekleştirerek en fazla fosil yakıt kullanan kurumsal yapı olarak öne çıkıyor. Askeri faaliyetlerden kaynaklanan emisyonlar, hızla artan askeri operasyonlarla birlikte 2001-2018 döneminde de devam etti.
Özellikle ABD’nin Afganistan, Irak, Pakistan ve Suriye’deki operasyonları sonucunda meydana gelen 440 milyon ton karbon salınımı, çevrim içi istatistik portalı Worldometers’ın verilerine göre çoğu ülkenin yıllık emisyonunu geçiyor.
İsrail’in Gazze’deki saldırıları, ilk 120 günde 420 bin ila 652 bin ton karbondioksit eşdeğeri emisyon üretti. Bu emisyon, 26 ülke ve bölgenin yıllık karbon emisyonundan daha fazla. Ayrıca, Gazze’deki yıkımın yeniden inşası sonucu ek olarak 60 milyon ton karbondioksit salınımı bekleniyor.
BM İnsan Yerleşimleri Programı Profesyonel Forum Başkanı Mona Rady, savaşların çevresel etkileri konusunda “Savaşların dünya genelinde çözülmesi gereken önemli bir çevre krizi olduğunu” belirtiyor. Rady, COP29 Zirvesi’nde savaşların neden olduğu tahribatların ele alınmasını umuyor ve “Gazze’nin yeniden inşası sırasında iklimin nasıl normalleştirileceğine vurgu yapıyor.
Sonuç olarak, savaşların yarattığı çevresel tahribatlar, yalnızca insanlık krizlerine yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel iklim krizi üzerinde de önemli bir etkiye sahip.
Yorumlar kapalı.