Sonbahar manzaralarının adeta kartpostallık durağı olan Yedigöller, fotoğraf meraklılarının vazgeçilmezidir. Kayın, meşe ve gürgen ağaçlarının oluşturduğu devasa renk geçişleri, birbirine bağlı yedi heyelan gölünün çevresindeki patikalarda eşlik eder. Orta zorluktaki bu parkurda yürüyüş yaparken, göllerin panoramik görüntüsünü sunan Kapankaya Seyir Terası mutlaka ziyaret edilmelidir. Parkın simgelerinden olan Anıt Ağaç ve Şelale gibi noktalar da keşif listenize eklenmelidir.
Dünyanın en uzun trekking güzergahlarından biri olan 540 kilometrelik Likya Yolu, özellikle Eylül ortasından itibaren serinleyen havasıyla günübirlik veya çok günlük yürüyüşler için cazip hale gelir. Antalya’dan Muğla’ya uzanan bu rotanın Ölüdeniz-Kabak ya da Adrasan-Olympos gibi popüler etapları, yürüyüşçülere masmavi Akdeniz manzaraları eşliğinde antik Likya kalıntıları arasında yürüme fırsatı sunar. Orta zorlukta etaplara sahip bu parkur, tarihi ve doğayı eşsiz bir şekilde harmanlar.
Mitolojik İda Dağı olarak da bilinen Kazdağları, dünyanın en yüksek ikinci oksijen seviyesine sahip bölgesi olmasıyla ünlüdür. Sonbaharda özellikle kızıl ve sarı tonlara bürünen sık ormanları, yürüyüş için ideal bir atmosfer yaratır. Kolay parkurlardan Hasanboğuldu Göleti ve Sütüven Şelalesi çevresi öne çıkarken; daha zorlu bir tırmanış denemek isteyenler, panoramik Edremit Körfezi manzarası sunan Sarıkız Zirvesi rotasını tercih edebilirler.
Balon turlarıyla dünya çapında ün kazanan Kapadokya, sonbaharın tatlı serinliğinde yürüyüşle de keşfedilmelidir. Bölgenin eşsiz jeolojik oluşumu olan Peri Bacaları arasında uzanan patikalar, ziyaretçilere hem doğa hem de tarihle iç içe olma imkanı sunar. Özellikle gün batımında kızıl ve sarı tonlara bürünen Kızılvadi (Red Valley), sonbahar yürüyüşleri için bölgenin en çarpıcı noktasıdır. Güvercinlik ve Ihlara vadileri de kolay-orta zorluktaki parkurlarıyla öne çıkar.
