Bilimsel analizler, Dünya’nın merkezindeki rutenyum izotoplarının, manto katmanlarında bulunanlardan kimyasal olarak belirgin şekilde farklı olduğunu ortaya koydu. Bu farklılık, altın, platin, rodyum ve paladyum gibi ağır metallerin yalnızca çekirdekte hapsolmadığını, aksine zamanla kabuk katmanlarına ulaştığını işaret ediyor.
Uzmanlar, bu yavaş ama etkili süreç sayesinde kıtaların oluşumunun da şekillendiğini belirtiyor. Çekirdeğin yüzeye etkisinin, volkanik faaliyetler başta olmak üzere jeolojik olayları da doğrudan etkilediği vurgulanıyor. Hawaii gibi okyanus adalarının, çekirdekten gelen ısı akımı ve kimyasal unsurların birleşimiyle şekillendiği düşünülüyor.
Bu bulgular, Dünya yüzeyinde bulunan değerli madenlerin kökenine dair önemli bir bakış açısı kazandırırken, aynı zamanda Güneş Sistemi’ndeki diğer kayalık gezegenlerin iç yapılarının anlaşılmasına da katkı sağlayabilir.
Öte yandan gökbilimciler, altının evrendeki kökenine dair araştırmalarını sürdürürken ilginç bir bulguya ulaştı. Yüksek derecede manyetik alana sahip olan magnetar türü nötron yıldızlarının, evrende altın gibi ağır elementlerin oluşumunda rol oynamış olabileceği düşünülüyor.
Bu gökcisimlerinin çarpışmaları sırasında ortaya çıkan muazzam enerji, altın ve benzeri metallerin sentezlenmesi için gerekli koşulları oluşturabilir. Böylece, hem Dünya’daki değerli elementlerin kökeni hem de galaktik ölçekteki madde dağılımı hakkında yeni ipuçları elde edilmesi bekleniyor.
Satürn’ün en büyük uydusu Titan’da yapılan gözlemler de bilim dünyasında heyecan uyandırmaya devam ediyor. Bilim insanları, Titan yüzeyinde sıvı halde elementlerin bulunduğunu doğrularken, göl ve denizlerin tabanlarında gizemli çukurların yanı sıra oluşumu henüz açıklanamayan derin kanallar da keşfetti.















Yorumlar kapalı.