Altaylı, şöyle konuştu:
“Nas diyerek düşürülen faizlerden ötürü ani bir yükseliş trendine giren kurların, özellikle de Türkiye açısından dolar kurunun artışını, Türk lirasının hızlı değer kaybını engellemek için o günkü, dünyanın en kötü ekonomi yönetimi olarak muhtemelen uzun yıllar tarihe geçecek olan ekonomi yönetimimiz, yani işte Şahap Kavcıoğlu Merkez Bankası başkanı, ki Merkez Bankası başkanı değil; Merkez Bankası’nın kapısının önünde bile duramayacak düzeyde bir merkez bankacılığı bilgisine sahip Şahap Kavcıoğlu… Ve gözlerinde anormal parıltılar olan Nurettin Nebati isimli; bakanlık koltuğuna oturtulduğu için kendini bakan zanneden zat ve Saray’da elinde jöle şişesiyle dolaşan arkadaş muazzam bir buluş yaparak bu kur korumalı mevduatı getirdiler. Yani aslında Cumhurbaşkanı’nın düşürdüğü faizleri yükselttiler. Siz bakmayın bunun nasına nusuna, biz size el altından gizli faiz vereceğiz; adına da kur korumalı mevduat diyeceğiz’ dediler. Böylece faizi yükselttiler, Türk Lirası’nın değer kaybını, doların yükselmesini durdurdular.”
“O zaman kardeşim bunun faturasını ödeyemezsiniz dedik… 1970’lerin sonunda bu yapıldı; dövize çevrilir mevduat adı altında… Türkiye battı bundan dolayı. 10-15 yıl sürdü bunu temizlemesi, ‘Ne yapıyorsunuz?’ dedik, dinlemediler. Gözleri parlıyordu ya. Öbürleri zaten jöleli, ne işler çeviriyor çok bilemiyoruz bilgisizlikten mi cahillikten mi yoksa başka nedenle mi yapıyor onu da bilmiyoruz. Merkez Bankası Başkanı… Merkez Bankası Başkanı olacak tip değil zaten Kavcıoğlu. Sonunda iş buraya geldi.
Altaylı, önceki gün bir yemekte karşılaştığı önemli bir bürokratın KKM ilgili iddialarını şu ifadelerle aktardı:
“Dedi ki bugüne kadarki faturası 100 milyar dolar. İşte 100 milyar dolar demek, Türkiye’de kamu-özel işbirliği denen projenin toplamının yıllara yayılmış maliyeti, Türkiye için 150 milyar dolar falan olacak. Hiç olmazsa orada da büyük kazık yedik de geçen gün CHP’li bir genel başkan yardımcısı açıkladı, Yavuzyılmaz’dı galiba, ’37 milyar dolar kazık yedik’ dedi. Orada hiç olmazsa 2-3 tane köprü, kilometrelerce otoyol var, hastane var, havaalanları falan bir şeyler var karşılığında. Ve sonunda da yarın öbür gün Türkiye’ye doğru düzgün bir yönetim gelirse, memleketin çıkarını koruyacak bir iktidar olursa otururlar bu müteahhitlerle, ‘Kardeş sen buradan çok para kazandın ya da çok kazanmana gerek yok, bir indirim falan yap’ derler, uzlaşılır. Uzlaşılmazsa tahkime gidilir yine uzlaşılır. Vergi koyarsın zararını azaltırsın. Burada bu para gitti kardeşim. Kur korumalı mevduatta 100 milyar dolar bugüne kadar uçtu gitti. O parayı tahsil ettiler… Bankaya bu parayı yatıranlar Türk halkının vergilerinden gelen bu parayı tahsil ettiler ve şöyle bir düğmeye basarak dünyanın farklı ülkelerindeki bankalarına yolladılar. 100 milyar dolar uçtu gitti. Ve orada da ne köprü ne de bir şey. haybeden verilmiş para.”
Fatih Altaylı, bürokratın ayrıca, paranın ufak bir kısmının Türkiye’deki hakiki mudilere gittiğini ve bunun 20’de birinden bile az olduğunu iddia ettiğini de aktardı.
Yorumlar kapalı.