TCMB’nin çalışması, 2009-2024 yılları arasındaki geniş bir dönemi kapsayan İktisadi Eğilim Anketi verilerine dayanıyor. Araştırmada, firmaların gelecek 3 aydaki kendi maliyet ve satış fiyatı beklentileri ile 12 ay sonrasına yönelik genel enflasyon tahminleri arasındaki karmaşık ilişki analiz edildi. Çalışmanın temel amacı, firmaların kendi mikro ekonomik beklentilerinin, ülkenin makro enflasyon tahminlerini nasıl etkilediğini anlamak oldu.
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde (özellikle 2020–2024 arası) firmaların enflasyon beklentilerinde ciddi bir dağılım ve belirsizlik yaşandığını göstermesi oldu. Rapora göre, bu dönemde kendi satış fiyatlarının veya maliyetlerinin önümüzdeki 3 ayda artacağını öngören firmaların, 12 aylık enflasyon beklentileri, diğer firmalara kıyasla 6,5 ila 10 puan gibi dikkat çekici derecede daha yüksek bir seviyede gerçekleşti. Bu durum, yüksek enflasyon ortamının firmalar arasında ortak bir öngörü oluşturmayı zorlaştırdığını ve her firmanın kendi maliyet baskısını genel enflasyon beklentisine yansıttığını kanıtladı.
Buna karşın, 2023 yılının ortasından itibaren başlayan dezenflasyon süreciyle birlikte firmaların beklentilerinde tam tersi bir eğilim gözlemlendi. Enflasyondaki düşüş eğilimi, firmaların tahminleri arasındaki makasın kapanmasını sağladı ve beklentilerde bir “yakınsama” süreci başladı. Bu dönemde ekonomik belirsizliklerin azalmasıyla birlikte, firmaların enflasyon tahminlerinin TCMB’nin hedefleriyle daha uyumlu ve “çapalanmış” hale geldiği tespit edildi.
Çalışma, bu süreçte özellikle kendi maliyet veya satış fiyatlarında düşüş bekleyen firmaların, genel enflasyon tahminlerini diğerlerine göre çok daha hızlı bir şekilde aşağı yönlü revize ettiğini de ortaya koydu. Bu bulgu, dezenflasyonist politikaların başarısının, firmaların kendi maliyet baskılarının azalacağına dair inançlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu gösterdi.















