Uzmanlara göre, böcekleri hayal etmek ya da bir başkasının kaşındığını görmek, beyinde kaşıntı ile ilişkili bölgeleri harekete geçiriyor. Bu fenomen, tıpkı biri esnerken bizim de esnememize yol açan “bulaşıcı esneme” gibi, “bulaşıcı kaşıntı” olarak adlandırılıyor.
Bu tepkinin temelinde ise “ayna nöronlar” yer alıyor. Başkalarının davranışlarını taklit etmemizi sağlayan bu özel sinir hücreleri, çevremizde biri kaşındığında bizde de benzer bir tepkiye yol açabiliyor. Görsel ya da işitsel bir uyaran bile yeterli olabiliyor.
Bununla birlikte kaygı, iğrenme ya da korku gibi güçlü duygular da bu hissin şiddetini artırabiliyor. Özellikle toplu ortamlarda bir kişinin bit ya da böcekten bahsetmesi, domino etkisiyle birçok kişide kaşıntı hissi yaratabiliyor.
Bilim insanları bu refleksin evrimsel bir dayanağı olabileceğini belirtiyor. Tarih boyunca böcekler, insan sağlığını tehdit eden canlılar olarak algılandı. Bu nedenle beyin, bu tehdide karşı bedeni önceden uyarma eğiliminde olabilir. Yani fiziksel temas olmasa bile, tehdit algısı tetikleniyor ve beden savunmaya geçiyor.
Bir uzman bunu şu sözlerle açıklıyor: “Gerçek bir tehlike olmasa da beyin, yangın alarmı gibi davranır ve sizi önceden uyarır.”
Herkes bu etkiye aynı şekilde yanıt vermiyor. Özellikle anksiyete düzeyi yüksek olanlar, bedensel duyumlara karşı daha hassas kişiler ve empati yeteneği gelişmiş bireyler, bu tür reaksiyonlara daha açık oluyor. Bu kişilerin beyinleri çevresel uyaranlara daha güçlü cevap veriyor.
















Yorumlar kapalı.