Taksim’de yapılan basın açıklamasını Eski CHP Milletvekili, Eski AİHM Yargıcı ve Eski Büyükelçi Rıza Türmen okudu. Türmen yaptığı konuşmada “Türkiye güç bir dönemden geçmektedir. Bir yanda artan yoksulluk ve hukuksuzlukla birlikte halktan gördüğü destek zayıfladıkça sorunlarını şiddete başvurarak çözmeye çalışan bir iktidar var. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine devlet memurlarını kayyım atamak, her türlü barışçı gösteriye polis şiddetiyle karşılık vermek, en ufak bir eleştiride bulunanları cezaevine göndermek, Kürt sorununu şiddet yoluyla çözmeye çalışmak şiddet siyasetinin değişik yönleri. Öbür yanda Türkiye bir savaş çemberiyle sarılmış durumda. Bunun en büyük acısını sivil halk, kadınlar ve çocuklar çekiyor” dedi.
Türkiye’yi bu şiddet ortamından çıkaracak bir barış hareketine her zamandan fazla ihtiyaç olduğunu belirten Türmen “Barış sadece silahlı çatışmaların sona erdirilmesi değil, aynı zamanda savaşa yol açan uyuşmazlıklara çözüm bularak çatışma nedeninin ortadan kaldırılması demektir. Kürt sorununun barışçı yollardan çözümü toplumsal ve siyasal bir barışın vazgeçilmez bir öğesidir. Barışın silahla sağlanamayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Suriye’de yaşanan gelişmelere de değinilen açıklamada “Kürt sorununu sadece Türkiye’nin sınırları içindeki bir sorun olarak görmek yanıltıcı olur. Suriye’de yeniden başlatılan savaş ve çatışma ortamı ile Kürt sorunu konusunda Türkiye bölgedeki bütün halkların yararına olacak barışçı bir siyaset izlemediği sürece Türkiye’de Kürt sorunuyla ilgili gerçek bir barışın sağlanması da güçtür” değerlendirilmesinde bulunuldu” dendi.
Sorunun çözümünün demokrasi ve insan hakları çerçevesinde mümkün olduğunun altını çizen Türmen “Ekim başından itibaren ortaya çıkan gelişmeler barış beklentisi yaratmakla birlikte iktidarın Kürt sorununda barışçı ve demokratik bir çözüm arayışı olduğuna dair belirti yoktur. Yaşadığımız deneyimlerden biliyoruz ki, Kürt sorunu ancak demokrasi çerçevesinde ve insan hakları temelinde çözümlenebilir. Kürtlerin hakları ancak Türkiye’de yaşayan her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin hukuk devletiyle güvence altına alınmasıyla korunabilir. Katılımcı bir demokrasi ancak yerel yönetimleri boğan katı merkeziyetçiliğin gevşetilmesiyle sağlanabilir. Eşit yurttaşlık ancak bütün kimliklere saygı gösteren çoğulcu bir demokrasiyle gerçekleşebilir” şeklinde konuştu.
Yorumlar kapalı.