Akın Delen tarafından okunan ortak basın açıklaması sırasında, “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz”, “Sağlıkta tasarruf ölüm demektir” sloganları atıldı.
Açıklamada şunlara değinildi:
“Hayat kurtarma olay yerinde başlar, ancak acil hastaya gidecek ambulans yok. Türkiye genelinde bakanlığın 2022 yılı verilerine göre acil yardım ambulansı başına düşen ortalama nüfus 14 bin 870’dir. Ancak İstanbul’da ambulans başına düşen nüfus Türkiye ortalamasının yaklaşık iki katı, 28 bin 356’dır. Bu tablo oldukça vahim olmasına karşın bir de son 6 ayda yaşanan ambulans arızaları eklenince neredeyse her 100 bin nüfusa karşılık bir ambulans ekibi bakacak düzeye gelinmiştir. Soruyoruz; acil sağlık hizmetleri gibi kritik kamu hizmetlerinde tasarruf tedbirleri mi uygulanıyor?
Araç filosunda yaşı 10 seneyi aşkın çok sayıda ambulans bulunmaktadır. Oysa acil sağlık araçları mevzuat gereği 10 yıldan eski olmamalıdır. Bu araçlar defalarca kez arızalanıyor ve bakım servislerine gitmelerine rağmen aynı arızayı yeniden veriyor. Yine, tamir işlemleri ayları bulan araçlar var! İl sağlık müdürlüğüne bağlı Destek Hizmetleri Başkanlıkları tarafından, ihale usulü ile servis bakım firmalarıyla anlaşma yapılıyor. Ancak bu firmaların, yeterliliği olup olmadığı denetleniyor mu? Tabiri caizse merdiven altı firmalarla bile anlaşmalar yapılıyor. Sonuç olarak araçların tamiri uzuyor, tamir edilen araçlar ise yeniden arıza veriyor. Arızalardan kaynaklı, faal ekip sayısı günlük yaklaşık olarak 4’ te 1 oranında düşüyor.
Az sayıda ambulans ile günün 24 saati canhıraş hizmet vermeye çalışan saha ve Acil Çağrı Merkezi çalışanları insanüstü bir çaba ile bu açığı kapatmaya çalışıyor. Bizler her geçen gün kötüye giden çalışma koşullarının derhal iyileştirilmesini istiyoruz. Yaz aylarının bu kavurucu sıcağında araçlar klimasız! Havalandırma ve iklimlendirme sağlık hizmetlerinin olmazsa olmazıdır. Hastaların sağlığı, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği, tıbbi araç gereç ve ilaçların muhafazası için iklimlendirme zorunludur. Yaz aylarında ambulans arka kabinleri 50 dereceye çıkmaktadır. Bir an önce araç klima arızaları giderilmelidir. Şimdi sizlere bir kez daha soruyoruz, haftada 2 gün, günde 3 ambulansı klima arızasına göndererek yaz aylarında klima arızalarını nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?
İstanbul 112 çalışanları olarak öfkeliyiz. Bütün bu olumsuz tablonun içinde, günlük ortalama 3 bin acil olaya müdahale ediyoruz. Yaşanan bütün aksaklıklar dönüp dolaşıp biz çalışanların sırtına biniyor. Bir vakadan diğer vakaya koşturuyoruz. Yani fedakarlığı hep bizim yapmamız isteniyor ama yetkililer kılını kıpırdatmıyor. İstasyon koşullarımız kötü, yemek saatlerimiz belirsiz, günlük görevlendirmelerle bir ilçeden bir ilçeye yetişmeye çalışıyoruz, yazın klima kışın ısınma problemleri çekiyoruz. Bütün aksaklıkların müsebbibi bizmişiz gibi bir de idarecilerin baskısına maruz kalıyoruz. Personele tutulan tutanağın haddi hesabı yok. Soruyoruz, aksaklıkları çalışanlar mı yaratıyor? Hükümetin sağlık politikaları ve sorumluluk almayan liyakatsiz idarecilerin tutumu bu çöküşün sebebidir. Sağlık bakanı Sayın Memişoğlu ‘En büyük amacımız önce hasta, sonra çalışan memnuniyeti’ diyor. Sayın Bakan, ne hasta ne de çalışanlar memnun. Bu politikalardan vazgeçin. Kamu kaynakları halkın sağlığı ve sağlık çalışanları için kullanılsın”