BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, 2010 yılında ihalesi yapılan projenin 25 ay içinde tamamlanacağı kaydedildi. Ancak 2024 itibarıyla projedeki ilerleme oranının yalnızca yüzde 23 olduğu öğrenildi. Sayıştay, proje kapsamında kullanılan toplam kaynağın ise 825 milyon TL olduğunu tespit etti.
Kördüğüm halini projedeki gecikmeyi örtme çabası ise “Bu kadarı da olmaz” dedirtti. Öngörülen maliyetten 465 milyon TL harcanmasına karşın 14 yılda bitirilemeyen projenin, “Arifiye-Karasu Demiryolu” projesine dâhil edilerek bir kez daha, “müjde” olarak duyurulduğu tespit edildi.
Projedeki yılan hikâyesini TBMM gündemine taşıyan CHP Milletvekili Ayça Taşkent’e verilen yanıt da iktidarın kördüğümü saklama çabasını bir kez daha gözler önüne serdi. Projeye yönelik detaylı sorular içeren önergeye sadece, “Karasu Demiryolu Projesi Yapım işine ilişkin yüklenici firma ile imzalanan sözleşme, bahse konu işin sadece altyapı imalatlarını kapsamaktadır. Stratejik nitelikteki projenin uluslararası standartlarda emniyetli bir demiryolu olarak inşası ve işletmeye açılması için çalışmalar devam etmektedir” yanıtı verildi.
Soru önergelerine, “Hesap verilebilirlik ve denetimden uzak, şeffaflıkla alakası olmayan yanıtlar” aldıklarını kaydeden Taşkent, “Bu da yasama faaliyetlerinin ve biz milletvekillerinin bölge adına çalışma yapmalarını engellenmesi niyeti taşıyor” dedi. Karasu Demiryolu Projesi’ni, “iktidarın kördüğüm olmuş işlerinden biri” olarak nitelendiren Taşkent, şu ifadeleri kullandı:
“Arifiye’den başlayıp Karasu limanına kadar devam edeceği söylenen ve ihalesi 2010 yılında yapılan Karasu Demiryolu Projesi bir türlü tamamlanamadı. İki sene gibi sürede tamamlanacağı söylenen bu proje hâlâ tamamlanmamışken şimdi yeni bir projeye dâhil ediliyor ve bu da ‘müjde’ olarak sunuluyor. Karasu Demiryolu Projesi için ne kadar bütçe ayrıldı, bunun ne kadarı kullanıldı, proje niçin tamamlanamadı, öngörülen harcama miktarı aşıldı mı, kamunun bu proje sebebiyle uğradığı zarar ne kadardır gibi sorularımıza ise yine yanıt alamadık. Mega projeler diye yola çıkıp, yurttaşın cebinden aldıklarını müjde diye yurttaşa pazarlamaya çalışıyorlar. Ama yarattıkları bu illüzyon çöktü, artık herkes sırtındaki bu yükün bu kamburun farkında ve bundan kurtulmak istiyor.”