Mütalaasını açıklayan savcı tutuklu sanıklardan Ferhunde Eda Babuna ve Meltem Daban’ın tahliyesini, Adnan Oktar ve diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluk halinin devamını talep etti.
Mütalaanın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti Adnan Oktar’ın tutukluluk halinin devamına, diğer tutuklu sanıklar Feraye Eda Babun, Meltem Daban, Aslı Efeoğlu, Elvan Şahin, Emine Mine Kalça’nın tahliye edilmesine karar verdi. Sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının devamına karar verildi. Adnan Oktar’la ilgili kısıtlamanın kaldırılması talebi de reddedildi.
20 sanıklı davada dün görülen duruşmada 8 avukat sanığın dosyasının ayrılmasına karar verilmişti.
Hukuk grubu yöneticiliği ve üyeliğinde yargılanırken 2022 yılında etkin pişmanlıktan yararlanan avukat Fatih Kılıç duruşmada tanık olarak dinlendi.
Örgütle, 2022 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra tanıştığını anlatan Kılıç, “Arkadaşlarım Berat Denizoğlu ve İsmail Gülsunar ile karşılaşmamız üzerine bana bazı kitaplar tavsiye ettiler. Onlar o dönem Global Yayıncılık’ta çalışıyorlardı, bana da iş teklif ettiler. Üniversiteden yeni mezun olmam ve işsiz olmam nedeniyle kabul ettim ve ben de orada işe başladım. Zamanla ben de 2002 yılında örgüte dahil oldum. Bu örgüt çok tehlikeli, insanın her zerresine nüfus edebilen bir örgüt. Yıllar sonrasında dışarıdan baktığımda bunları nasıl yapabilmişim dedirten çok sinsi bir örgüt. Operasyon öncesinde Adnan Oktar yayınlarda zıvanadan çıkmıştı. Adnan Oktar’ın hep bir korkusu vardı ama bir yandan da kendisini göstermek istiyordu. AVM’ye 15 araç, onlarca silah ve telsizle gidilirdi. Bir araba önden gider yolları keser, diğer arabalarda silah olurdu. Kendini övücü paylaşımların yapılmasını istiyordu. Sosyal medyada, mahkemede, yayında. Bana göre bu aşağılık kompleksidir. Oktar’ın en büyük korkularından biri yalnız kalmaktır. Kitaplarını hep çevresindekilere yazdırır. Kendisi helal yoldan para kazanmak nedir bilmez, çalışmaz. Kendisi 10 lira kazanamaz en iyi bildiği şey insan yönetmektir” diye konuştu.
Kılıç, hukuki yapılanmaya dair şu bilgileri verdi:
“Bizim gibi gençleri biraz daha işin içine katmak için daha büyük bir hukuk bürosu kuruldu. Başına Ceyhun Gökdağan getirildi. Ben ve diğer hukukçular, sözde çalışanlar olarak işe alındık. Daha sonra dışardan avukat sayısı iyice azaldı, çalışanlar tamamen örgütten oluşmaya başladı. Örgütteki avukat yapılanması olarak örgütten ayrılmak isteyenlere ve ailelerine akla, hayale gelmeyecek çirkeflikler yaptık. Bir kısmı dava yoluyla, bir kısmı sosyal medya yoluyla. Sosyal medya kısmı zaten belli hakaretler, montaj videolar. Hukuki kısımda ise ayrılan bir kişi hakkında Sarıyer, Gebze, Pendik, Küçükçekmece; aklınıza gelebilecek her yerden ikametgah alınır çok sayıda farklı yerden şikayetçi olunurdu.”