Sözcü’den Aytunç Erkin’in sorularını yanıtlayan Türk, yapılan açıklamalara değer verdiklerini belirterek, “Kürtlerin bir halk olduğunu, hakları olduğunu içselleştiremezseniz hiçbir şey çözemezsiniz. İkincisi; Ortadoğu’nun ateş çemberi içinde olduğu bir dönemde kucaklayıcı bir politika şart. Biz de buna katılıyoruz. Demokratik bir anayasa gerekli! Bu sadece sözde olmaz. Bir tarafta siyasilerin toplumu da hazırlaması lazım. Toplumu, medyasıyla hazırlayamazsınız çözemezsiniz. Samimiyet testinden geçilmesi gerekiyor,” dedi.
Bir merhabalaşmanın olduğunu ve bu açıklamalara değer verdiklerini ifade eden Türk, “Siyasetçilerin birbirleriyle sohbet edeceği bir ortamın olması değerli. Kürtler de bu işin silahla çözülemeyeceğini görmeye başladı. Atılacak doğru adımlar sonucunda sıkıntı da olmaz” diye devam etti.
Erkin yazısının devamında Türk’le olan görüşmesine dair şunları aktardı:
“Biz başından bu yana Türkiye partisiyiz. Meclis’te ne işimiz var, belediyelerde ne işimiz var! Ama Türkiye’nin gerçeklerini ortaya koymak da bir sorumluluktur. Farklı kimlikler, inançlar var… Bunu savunduğunuz zaman Türkiye partisi olmaktan çıkıyor musunuz? Hayır! Demokratik bir cumhuriyet için bunları tartışmak gerekir. Bunları söylediğiniz zaman ‘bölücüsünüz’ deniyor. 33 yıldır siyasetin içindeyim. Toplumu ortak değerlerde buluşturmaktan başka bir düşüncemiz olmadı.”
Herkesin aklındaki soru: “Yeni bir açılım-çözüm süreci başlar mı?” Ahmet Türk dedi ki: “Bilemiyoruz. Zaman gösterecek. Bu açıklamaları ne değersiz görelim ne de abartalım.”
Ahmet Türk’e “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ılımlı açıklamalarını gördük. Erdoğan dedi ki: ‘Milletin faydasına olacak hiçbir konuda diyalogdan kaçınmayız.’ Bu cümle sanki sizlerle de görüşebileceği izlenimi verdi” dedim.
Şöyle konuştu: “İyi olur. Şahıs önemli değil. Kucaklayıcı bir siyaset, bu toplum tarafından benimsenmiş kişilerle görüşülmesi, fikirlerinin alınması olumlu olur. Bunun yapılması gerekiyor biz de bekliyoruz. Ateş çemberinin olduğu Ortadoğu’da iç içe geçmiş halkların daha fazla kenetlenmesi adeta zorunluluktur. Bu zorunluluk bilinciyle hareket ettik ve edeceğiz.”