Yalnızca çiçekleriyle değil etrafı saran karlı dağları ve coşkun dereleriyle dikkat çeken Dulağa Yaylası, otantik dokusu ve doğal güzelliklerini ziyaretçilerin huzur ve dinginlik sağladığı muhteşem bir doğal ortam sunuyor. Doğal yaşamla uyumlu bir şekilde inşa edilen taş ve ahşap evler geleneksel yayla yaşamının sürdürüldüğünü gözler önüne sermektedir. Yaz aylarında köylüler hayvanlarını otlatmak ve yaylaların temiz havasından yararlanmak için soluğu Dulağa Yaylası’nda alıyor.
Gümüşhane’de görebileceğiniz en özel mekanlardan biri olarak karşınıza çıkan Dulağa Yaylası, köy sakinleri tarafından da sıklıkla ziyaret ediliyor. Yaylaya çıkan Mustafa Dede, “Burası Artebel Gölleri Tabiat Parkına sınır bir yer. Hemen yukarısında Abdalmusa Tepemiz, 5 göllerimiz var. Yaylada sarı, beyaz renkli çiçekler var. Hemen arkamızdaki tepelerde kar hala duruyor. Öyle bir yer ki burası kar üstüne kar yağan yerler var burada. Yani hiç kar erimiyor, kar üstüne kar yağıyor. Yüksek rakım olduğu için” sözlerine dile getirdi.
Ölmüş annenin en yüksek tepe noktası olarak bilinen Dulağa Yaylası, mevsiminde renkli görüntüleri de beraberinde getiriyor. Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte hayvancılıkla uğraşanların yanı sıra gurbetten gelen vatandaşlarında en uğrak noktası haline dönüşüyor. Dede yaz aylarında 20-25 haneyi bulan ev sayısının hemen hemen hepsinin dolduğunu söyledi.