Başsavcılıklara gönderilen 14 Mart 2020 tarihli yazı ile mahpusların açık ve kapalı görüş haklarının kullanımı ikinci bir yazıya kadar ertelenmişti. Genel Müdürlükçe 27 Mart 2020, 11 Nisan 2020, 30 Nisan 2020, 15 Mayıs 2020 tarihlerinde başsavcılıklara gönderilen yazılarda da kısıtlamanın aynı şekilde uygulanmasına devam edileceği ve mahpusların diğer hakları saklı kalmak üzere görüşlerin tüm ceza infaz kurumlarında 1 Temmuz 2020 tarihine kadar ertelendiği belirtildi.
Genel Müdürlük tarafından gönderilen 29 Mayıs 2020 tarihli yazıda açık ve kapalı görüş hakkına yönelik kısıtlamanın mahpusun belirleyeceği bir kişi ile ayda bir kez kapalı görüş yaptırılması şeklinde uygulanacağı ve mahpusların diğer hakları saklı kalmak üzere görüşlerin tüm ceza infaz kurumlarında 15 Haziran 2020 tarihine kadar ertelendiği belirtildi. Genel Müdürlüğün 16 Haziran 2020 ve 30 Haziran 2020 tarihli yazıları ile söz konusu tedbirin aynı şekilde devam edeceği bildirildi. Genel Müdürlüğün 28 Ağustos 2020 tarihli yazısı ile kısıtlamanın kapsamı değiştirilerek uygulama süresi uzatıldı.
İ.O., M.K., A.K., M.K., Y.Ç. ve Z.G. barındırıldıkları infaz kurumları idarelerinden haftalık açık ve/veya kapalı görüş yaptırılması talebinde bulundu ancak talepleri reddedildi. Bunun üzerine bu kişiler tarafından açık ve kapalı görüş hakkına getirilen kısıtlamalara karşı infaz hakimliklerine şikayet başvuruları yapıldı. Şikayetleri reddedilen bu kişiler daha sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca Y.Ç, İ.O, M.K. ve Z.G’ye ayrı ayrı 30’ar bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesinde ”Somut olayda başvurucuların aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayandığı anlaşıldığından müdahalenin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir” ifadesine yer verildi.