Maymun Çiçeği virüsü, çiçek virüsü ailesinden gelen bir patojen olup, suçiçeği ile karıştırılmaması gereken ciddi bir hastalıktır. İnsan Çiçek virüsünün %30-50 arasında ölümcül olabileceğini belirten Prof. Dr. Erbaş, bu virüsün tarihte milyonlarca insanın ölümüne yol açtığını ve ünlü halk ozanı Âşık Veysel’i kör eden hastalık olduğunu hatırlattı. Virüs, Afrika kökenli kemirgenlerden insana bulaşmakta ve özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler için büyük bir risk teşkil etmektedir.
Erbaş, Maymun Çiçeği virüsüne karşı en etkili koruma yönteminin çiçek aşısı olduğunu vurguladı. Çiçek aşısı, tarihte bulaşıcı bir hastalığa karşı geliştirilen ilk aşı olup, Türkiye’de Hıfzıssıhha Enstitüsü tarafından geliştirilen Değiştirilmiş Ankara çiçek hastalığı (MVA) aşısı, bugün de bu tür virüslere karşı etkili bir koruma sağlıyor. Erbaş, Türkiye’nin olası bir salgına karşı kendi çiçek aşısını üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
Maymun Çiçeği virüsü üzerine yapılan araştırmaların yıllardır devam ettiğini belirten Prof. Dr. Erbaş, bu virüsün hava yolu ile bulaşan türlerinin biyolojik silah olarak kullanılma potansiyeline dikkat çekti. Erbaş, virüsün laboratuvar ortamında nasıl geliştirilebileceğine dair senaryoları açıklarken, COVID-19 pandemisini hatırlatarak, benzer bir senaryonun gerçekleşme olasılığı üzerinde durdu.
Erbaş, Türkiye’nin çiçek aşısı konusundaki tarihi rolünü vurgulayarak, gelecekte olası bir salgına karşı hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti. Türkiye’de 1977 yılına kadar rutin olarak yapılan çiçek aşısı, bugün hala Maymun Çiçeği gibi virüslere karşı güçlü bir koruma sağlayabiliyor. 1977 öncesi doğan ve çiçek aşısı olmuş bireylerin, bu tür virüslere karşı dirençli olduğunu söyleyen Erbaş, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini yeniden değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.