Toplantıda, Türkiye’deki asgari ücretlilerin durumunu eleştiren Arslan, emekçilerin milli gelirden aldıkları payın yetersiz olduğunu ve asgari ücretin yoksulluk sınırının altında kaldığını belirtti. Almanya örneğini vererek, asgari ücretli çalışanlara devlet tarafından ek destekler sağlanması gerektiğini ifade etti.
Arslan ayrıca, sendika üyesi işçilerin işten atılmasına ve Lezita grevinde işverenin hukuksuzluklarına dikkat çekerek, Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin görevlerini yerine getirmediğini öne sürdü. Bu durumun Türkiye’de iş güvencesinin olmadığını gösterdiğini savunarak, “Türkiye’de iş güvencesi varmış, hadi ordan!” şeklinde tepki gösterdi. Arslan’ın bu sözleri salonda büyük alkış aldı.
Asgari Ücret Komisyonu’nun yapısını eleştiren Arslan, mevcut yapının katılımcılık ve temsil açısından yetersiz olduğunu belirterek, daha çoğulcu ve kapsayıcı bir yapıya ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Türkiye’de çalışanların yüzde 40’ının asgari ücretle çalıştığını, bu durumun birçok işçi için adeta toplu sözleşme anlamına geldiğini ifade etti.
Gelir eşitsizliği konusunda da değerlendirmelerde bulunan Arslan, Türkiye’nin dünya sıralamasında sondan dördüncü olduğunu ve emeğin milli gelirden aldığı payın OECD ve AB ortalamalarının çok altında olduğunu dile getirdi. Arslan, “Yazıktır, bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor. Emeğin payı eriyor, benim ülkem bunu hak etmiyor,” diyerek duygularını ifade etti.
Toplantı, Arslan’ın işçi hakları ve asgari ücretle ilgili vurguladığı noktalarla son buldu.