Dün gece Avcılar’da meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’da yaşayan herkesin aklına aynı soruyu getirdi: “Bu deprem, beklenen büyük İstanbul depreminin bir işareti mi, yoksa onu tetikler mi?” Ünlü deprem bilimci Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile bu sorulara yanıt verdi. Ancak Bektaş’ın açıklamaları hem umut verici hem de düşündürücü noktalar içeriyor.
Öncelikle İstanbul’un deprem riski taşımasının nedenini anlamak önemli. İstanbul’un altından geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı, bilindiği üzere Türkiye’nin en aktif faylarından biri. Bu fay hattı üzerinde, tıpkı bir zincir gibi birbirine bağlı farklı parçalar bulunuyor. Bu parçaların bazıları “kilitli” yani sıkışmış durumda, bazıları ise “kayarak” hareket ediyor.
Prof. Dr. Bektaş’ın açıklamalarına göre İstanbul’un batısında, yani Silivri ve çevresinde durum biraz daha farklı. Bu bölgedeki fay hattı parçası, 1912 yılında büyük bir deprem yaşamış ve bu deprem İstanbul’a ulaşmadan durmuş. Buradaki fay hattının kabuğu ince ve zayıf olduğu için “kilitli” değil, yani kolayca hareket edebiliyor. Bu da bu bölgede çok büyük bir deprem olmasının zor olduğunu gösteriyor. Ancak bu, burada hiç deprem olmayacak anlamına gelmiyor. Bu bölgede orta büyüklükte depremler yaşanabilir.
İstanbul’un doğusunda, yani Adalar civarında ise durum biraz daha endişe verici. Buradaki fay hattı parçasının “kilitli” olduğu düşünülüyor. Yani, iki fay bloğunun birbirine sıkıca yapışmış olması ve biriken enerjiyi bir anda boşaltması bekleniyor. Ancak Prof. Dr. Bektaş, bu konuda şüphelerini dile getiriyor. Çünkü 1963 yılında Adalar’da meydana gelen 6.3 büyüklüğündeki depremde deniz tabanındaki fay hattının kırıldığı görülmüş. Bu, Adalar fayının o kadar da “kilitli” olmayabileceği anlamına geliyor.