“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değerli üyeleri,
Sokak hayvanlarının toplu katliamına yol açacak bir yasanın Meclis gündeminde olduğu bilgisine ulaştık. Söz konusu yasayı geçirmemenizi önemle rica ederiz. Hollanda’daki deneyimlerimizden, hayvanları öldürmenin ya da onları yakalayıp aşırı kalabalık barınaklarda, kötü koşullarda tutmanın maliyetli olduğunu ancak uzun vadede insan sağlığını korumadığını veya herhangi bir sorunu çözmediğini bilmekteyiz. Beklentilerin tam aksine, bu tür uygulamaların ülkelerin itibarını zedelediği ve toplumda şiddetin daha fazla artmasına katkıda bulunduğu kanıtlanmıştır.Yine deneyimlerimizden bilmekteyiz ki, “Yakala, Kısırlaştır, Aşıla ve Yerine Bırak “temeline dayanan uygulamalar ve buna yönelik farkındalık çalışmaları, sokak hayvanları nüfusunun yönetilmesinde en etkili ve en ahlaki yöntemdir. Sokak hayvanlarına yönelik insani muamelenin Türkiye’de asırlardır iyi ve değerli bir uygulama olmasını takdir etmekteyiz. Tüm canlılara özenle ve insanca davranmanın hala Türk insanının önemli bir değeri olduğundan şüphemiz yoktur.
Türk hükümetinin, daha fazla sokak hayvanının öldürülmesine olanak tanıyan yeni yasayı geçirmemesi; bunun yerine Yakala, Kısırlaştır, Aşıla ve Yerine Bırak uygulamasının güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artması adına hayvan refahı kuruluşları ve uluslararası toplumla birlikte çalışması için en az beş gerekçe bulunmaktadır.
İlk gerekçe, insani ve hayvan dostu köpek ve kedi nüfus yönetiminin hem insanlar hem de hayvanlar için önemli olmasıdır. Köpekler ve kediler, insanlara sağladıkları önemli psikolojik ve fizyolojik faydalar ve topluluklar arasında sosyal köprülerin kurulmasına yaptıkları katkılarla insanlar için harika yol arkadaşlarıdır. Diğer birçok ülkede Yakala, Kısırlaştır, Aşıla ve Yerine Bırak uygulaması ile toplumun eğitilmesinin sokak hayvanı nüfusunun yönetilmesinde en iyi yöntem olduğu görülmüştür. Bu, hayvanları öldürmekten ya da korkunç koşullar altında esir tutmaktan daha insani bir yöntem olduğu gibi, köpek ve kedi nüfuslarını kontrol altında tutma konusunda da daha etkili bir yöntemdir.
Hollanda artık sokak köpeklerinin bulunmadığı ülkelerden biridir. Bu başarıya, Yakala, Kısırlaştır, Aşıla ve Yerine Bırak yönteminin uygulanması ve hastanelerdeki köpek ve kedilerin çiplenmesi, kaydedilmesi ve sahiplenilmesi için hayvan refahı kuruluşlarıyla işbirliği yapılmasıyla ulaşılmıştır. İnsanların, köpek ve kedilerin davranışlarına ve evcil hayvan sahibi olmanın gerektirdiklerine dair eğitilmesi bir diğer önemli faktördür. Hollanda’da köpeklerin mikroçiplenerek kayıt altına alınması da zorunludur. Tüm bunlar ülkede hayvanların daha az terk edilmesi ve daha az ihmal edilmesini sağlamış ve nihayetinde Hollanda’da sokak köpeği sorunu kalmamıştır.
İkinci gerekçe, AB’nin yakın zamanda, AB anlaşmalarında da yer aldığı gibi hayvanların duyarlı varlıklar olduğunun tanınması doğrultusunda kedi ve köpeklerin korunmasını artırmaya yönelik bir yasa taslağı sunmuş olmasıdır. Yasa taslağı, kedi ve köpeklerin kayıt altına alınmasının yanı sıra yasa dışı evcil hayvan ticareti ile mücadele adımları konusunda tüm AB ülkeleri için zorunlu bir sistemi içermektedir. AB’nin Türkiye’nin önemli bir ortağı olması doğrultusunda, söz konusu taahhütlerle uyumlu olacak şekilde sokak hayvanlarının korunmasına yönelik adımlar atılması memnuniyetle karşılanacaktır.
Üçüncü gerekçe olarak, Türkiye’nin Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün (WOAH) bir parçası olduğunu ve bu hedeflere ulaşılması adına Hayvan Refahı Stratejisi’ni imzaladığını hatırlatmak isteriz: ‘Hayvan sağlığı, insan refahı, sosyo-ekonomik kalkınma ve çevresel sürdürülebilirlik çabalarını tamamlayacak şekilde hayvanların refahına saygı duyulduğu, teşvik edildiği ve geliştirildiği bir dünya.’ Türkiye, hayvanların açlıktan, yetersiz beslenmeden, susuzluktan, acıdan, yaralanmadan ve stresten kurtulması taahhüdünde bulunmuştur. Sokak hayvanlarının öldürülmesi bu taahhütlere aykırı olacaktır.