Katıldığı “Mesele Ekonomi” programında konuşan Babacan, ABD, Japonya ve Avrupa ülkelerinde uygulanan Konut Finansman Kurumu (KFK) modelinin Türkiye’de de hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Barınma krizinin temel nedenlerinden birinin arsa üretimindeki yavaşlık olduğunu belirten Babacan, imar rantlarının siyasetin finansmanında kullanıldığını söyledi.
Babacan, konut maliyetlerinin yarısının arsa değerinden oluştuğunu belirterek, arsa üretim hızının düşüklüğünün konut fiyatlarını artırdığını ifade etti. “Arsa üretmek demek, imar geçirmek demektir. İmar rantı oluşunca da bu rantın kimler tarafından paylaşılacağı tartışılıyor” diyen Babacan, arsa üretiminin yavaşlamasının milyonlarca insanın pahalı konutlarda oturmasına neden olduğunu söyledi.
Belli bir miktarın üzerindeki alışverişlerde bankadan işlemi geçirmek mecburiyeti var biliyorsunuz. 10 bin liralık bir işlem yapacaksanız burada nakit işlem yapamazsınız. Bankadan geçirmek zorundasınız. Peki 15 milyon lira daire alın. Bankadan geçirme mecburiyeti yok. Nakit işlem yapabiliyorsunuz tapularda hala. Yani isterseniz bir tapu müdürlüğüne şöyle gidin 2 saat bir gözleyin. O çantalar içerisinde dolarların dolaştığını, çuvallar içerisinde Türk liralarının gelip gittiğini göreceksiniz. Ya 15 bin liralık alışveriş için sen bankadan geçireceksin diyen bir maliye niye 15 milyonluk alışverişte çuvallarla para taşımasına izin veriyor? Çünkü o çuvallarla para taşımasının bir arkasında lobi var. Gerçek fiyatıyla tapu değerinin örtüştüğü alışveriş Türkiye’de çok az şu anda. Bütün bu kayıt dışı gelir. Bütün bu kayıt dışı nemalar şunlar bunlar ne oluyor? O kayıt dışı geliyor tekrar kayıt dışı bir şekilde gayrimenkul yatırımına dönüyor. Biraz da fiyatların şişmesinin sebebi de o.”
“Bir avuç insanın kazanç sağlaması için, milyonlarca insan fahiş fiyatlara konut almak ya da kiralamak zorunda kalıyor” diyen Babacan, siyasetin finansmanının önemli bir kısmının imar rantlarından sağlandığını ve bu düzenin artık değişmesi gerektiğini belirtti.
Babacan, ABD, Almanya ve Japonya gibi büyük ekonomilerde uygulanan Konut Finansman Kurumu (KFK) modelinin Türkiye için de uygulanabilir bir çözüm olduğunu söyledi. Bu sistemin, konut kredilerini bankalardan toptan satın alarak uluslararası piyasalara yatırımcı çektiğini ve elde edilen nakit akışıyla yeni konutların finansmanını sağladığını anlattı. Babacan, bu modelin Türkiye’de hızla uygulanabileceğini belirterek, “Bu sistemi 6 ayda işler hale getiririz” dedi.
KFK modelinin, konut piyasasında arsa payını düşürerek maliyetleri azaltacağını belirten Babacan, bu sayede vatandaşların daha uygun fiyatlarla ev sahibi olabileceğini vurguladı. Örneğin, Amerika’nın Florida eyaletinde arsa payının yüzde 25-30 seviyelerinde olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye’de bu oranın yüzde 50’yi geçtiğini söyledi.
Babacan, Türkiye’de gayrimenkul alım satımlarında ciddi bir kayıt dışılık olduğunu belirtti. Özellikle yüksek miktarlarda nakit ödemelerin tapu işlemlerinde kolayca yapılabildiğini ifade eden Babacan, “15 bin liralık işlem için bankadan geçiş zorunluluğu varken, 15 milyon liralık konut alımlarında çantalar dolusu nakit para taşınabiliyor” diyerek bu durumu eleştirdi.
Bu kayıt dışılığın, gayrimenkul fiyatlarını şişirdiğini ve konut piyasasında ciddi bir dengesizliğe neden olduğunu vurgulayan Babacan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e seslenerek, “Gayrimenkul alım satımlarındaki kayıt dışılığı önlemek için harekete geçin” çağrısında bulundu.