Ankara emniyetinde yaşananlarla Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davanın, Cumhur İttifakı’nda bir gerilim unsuru olduğu iddiası dillendirildi. Bu gündem sıcakken Cumhurbaşkanı, aynı gün önce CHP liderine iade-i ziyaret gerçekleştirdi ardından Ayşe Ateş’i kabul etti. Kritik temasların üstünden 24 saat geçmeden Bahçeli sert ifadeler kullanarak bir açıklama yaptı. Partiler arasında yumuşama arayışıyla çok bilinmeyenli denklem kurulmak istendiğini savundu.
Kucaklaşmaya itirazı olmadığını belirten Bahçeli, görüşme trafiğinin MHP’yi hedef alan karalama kampanyasına dönüştüğünü ileri sürdü. Ateş davasını işaret ederek “MHP’ye yönelik itibar suikastının yaygınlaşması iç huzuru zehirleme teşebbüsü” dedi. Hükümet ortağına “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında bir ittifakın oluşması temennimiz” sözleriyle dikkat çeken mesaj verdi.
Bahçeli’nin ‘Allah bana yeter’ yazılı yüzükle yaptığı paylaşım “Erdoğan’a mesaj” olarak yorumlanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP lideri Özel ile görüşmesi ve Sinan Ateş’in eşiyle bir araya gelmesi sonrası MHP lideri Bahçeli’den sert açıklama geldi. “AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir” dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, gündemdeki gelişmelere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bahçeli’nin açıklaması şöyle: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerini müteakiben Türk siyasetinde, demokrasinin vazgeçilmez kurumları olan siyasi partiler arasında normalleşme ve yumuşama arayışlarının temel alınarak çok bilinmeyenli yeni bir denklemin kurulmak istendiği gözlemlenmektedir. Zira her şey milletimizin huzurunda gerçekleşmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi iyi niyetli, yapıcı, yol açıcı, millet ve ülke lehine olduktan sonra söz konusu munzam ve muhassıl diyalogları kuşkusuz makul ve mantıklı değerlendirmekten en ufak rahatsızlık duymayacaktır. Elbette buna diyecek veya itiraz edecek halimiz ve hevesimiz hiç olmayacaktır. Ancak sıcak gündemin üst sıralarına yerleşen temas ve görüşme trafiğinin Milliyetçi Hareket Partisi’ni hedef alan karalama kampanyasına dönüştüğü de her türlü izahtan varestedir. Özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin normalleşme ve yumuşama ortamına şaşı baktığı, şüpheyle yaklaştığı, hatta zarar verdiği televizyon ekranlarından, sosyal medya platformlarından ve gazete sayfalarından devamlı surette ileri sürülmektedir.
İddianamesi hazırlanan bir cinayet davası üzerinden de Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e yönelik itibar suikastının yaygınlaşması, bu suikasta refakat eden kimi isimlerin sürekli parlatılması, dahası kapı kapı gezdirilmesi, ekran ekran dolaştırılması, bir hak ve hukuk arayışından öte iç huzur ve barış ortamını zehirlemeye tam teşebbüstür. Milliyetçi Hareket Partisi mezkur davanın 1 Temmuz 2024 tarihinde yapılacak duruşmasında mutlaka hazır bulunacak, karanlık oyunlarla ve bu oyunların figüranlarıyla Türk yargısının huzurunda hesaplaşacaktır. Yurt içi ve yurt dışı menşeli çıkar odaklarının, yıkım ortaklarının, siyasi istikrar muhalifi çevrelerin, bilhassa da Cumhur İttifakı muarızlarının partimizi töhmet altında bırakmak, bir yol ayrımının inşasını sağlamak maksadıyla kesintisiz faaliyet içinde oldukları meydandadır.