Işıkhan, “İşçimizin, emekçimizin hakkının korunması, her zaman öncelikli meselemiz olmuştur. Emeğin ve alın terinin müdafaasının da en az kendisi kadar önemli olduğunu bilerek; sendikal faaliyetlerin en büyük destekçisi yine biz olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Şöyle bir geçmişe baktığımızda Türkiye’de sendikacılığın nereden nereye geldiğinin en yakın şahidi, sizlersiniz. Bir taraftan emeğin hakkını korurken, diğer yandan da bu hakkın istismar edilmesine hiçbir zaman müsaade etmedik.
1 Mayıs’ı, her yıl dönümünde, huzursuzluk gününe çevirmek isteyenler, çözümün ve uzlaşmanın değil; sadece sorunun bir parçası olmayı bilinçli bir şekilde tercih etmektedirler. İşçilerimiz, emekçilerimiz ideolojik sloganların değil, samimi icraatların muhatabı olmalıdır” dedi.
Bakan Işıkhan, şöyle devam etti:
“Bugünün öneminin farkında olan ve 1 Mayıs’ı, temsil ettiği anlayışa ve ruha yakışır şekilde kutsal addettiğimiz emeğin ve dayanışmanın sembolü haline getirerek bayram olarak ilan eden yine Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetimiz olmuştur. Böyle önemli bir konunun tek bir alan ya da meydanla, Taksim Meydanı ile sınırlandırılması, konunun bu kadar kısır bir döngüye hapsedilmesi bizim insana ve emeğe verdiğimiz değere sığmamaktadır.”
İşçinin, emekçinin ve çalışanların alın terinin, Taksim Meydanı’na sığmayacak kadar büyük olduğunu söyleyen Işıkhan, “1977 yılında Taksim’de kaybettiğimiz 34 işçimizi, emekçimizi rahmetle yad ediyorum. Ancak Taksim’de hayatlarını kaybeden emekçilerimizin isimlerini bile hatırlamayanların, onların aziz hatıralarını kullanarak, bu alanda kitlesel kutlama inadı, 1 Mayıs’ın dayanışma ruhunu zedelemektedir. Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs’ta kaybettiğimiz canlarımızı Taksim’de anmak için sendikalarımıza, sınırlı katılımlarına izin verilmektedir” ifadesini kullandı.