Tunç, Türkiye Adalet Akademisi’ne ilişkin sorulara şu şekilde yanıt verdi:
“Türkiye Adalet Akademisi, Aile Mahkemelerinin etkinliğinin arttırılması ve aile üyelerinin haklarının daha iyi korunması projesi vardı. Bu uluslararası bi proje. Bu projenin çıktıları arasında Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu kurulması yönünde bir talep oldu. Türkiye Adalet Akademisi’nin amacı hakim ve savcılarımızı hem hizmet içi hem hizmet öncesi eğitime almak. Aile hukuku sorunlarıyla ilgili olarak da bir kurul oluşturulsun ve bu kurulun tespit edeceği eğitim modülleri hazırlansın ve uygulamadan gelen problemleri de göz önüne alarak eğitimler verilmesi konusunda bir projeydi.
Bu kurulun görevi icrai değil tavsiye niteliğinde. Başka bir niyet yok. Yani yargı içerisinde bir paralel yapı gibi okumamak lazım. Aile Hukuku sorunlarını yeni baştan ele alarak uygulamadan gelen sorunları çözmek için gereken tedbirleri alacağız’ açıklamam olmuştu. Bu konuda medeni kanunumuzun aile hukukuyla ilgili bölümünü ‘sil baştan gözden geçireceğiz’ demiştim. Burada hemen ‘medeni kanunun değişecek’ yorumları yapıldı. Bizim oradaki kastımız şu anda da konuştuğumuz sorunlardı. Söylediğim sözler farklı yönlere çekildi. Medeni kanun zaten sil baştan 2001 yılında AK Parti iktidara gelmeden önce değişmişti.”
Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aile hukuku davalarının uzun sürdüğü hepimizin malumu bunu daha hızlı hale getirmemiz lazım. Bu konuda istinaf sürecinin hızlandırılması uzun süren davaların sona erdirilmesiyle ilgili birtakım çalışmalarımız var. Özellikle hedef süre uygulamalarının yeniden değerlendirilmesi, süreye uymayan hakim ve savcılarla ilgili teftiş sürecinin etkin hale getirilmesiyle ilgili çalışmalarımız var. İstinaf mahkemelerinde 6 aydan fazla sürmesin diyoruz. Bir dava başladığında sonuçlanana kadar kesintisiz sürmesi lazım. Özellikle kadınların bu dava sürecinde mağdur olmaması için gereken tedbirleri alıyoruz.
Elektronik kelepçe uygulaması 15 ilde başlayarak yaygınlaştırıldı. Kadına şiddetin önlenmesinde teknik yöntemlerle kadına yaklaşıp yaklaşmadığının takip edilmesine yönelik bir sistem. Adalet Bakanlığı olarak söz konusu uygulamanın tekrarlanan şiddet vakalarında etkin şekilde uygulanması yönünde çalışmalar devam ediyor. Denetimli serbestlik kapsamında mevcutta 927 kişi bulunuyor. Elektronik olarak takip kapasitesi ise bin 500. Bütün denetimli serbestlik hükümlülerini elektronik kelepçe ile takip edebilecek bir altyapıya kavuşturma çabamız var. Önümüzdekim yıl bu çalışmaları hayata geçirmiş olacağız.
Basında haberlerin yer alma biçimi de maalesef şiddetin görünürlüğünü arttırdığı gibi kötülüklerin de reklamı söz konusu. Haber alma hakkına saygı duyuyoruz ama bunun sınırını aşan özellikle soruşturma, yargılama aşamasında olan birçok olayla ilgili dosyanın içeriğini bilmeden yorumlar yapıldığını görüyoruz. Bu yorumlar masumiyet karinesini de ihlal edebiliyor. Dava aşamasında ise dosyadaki bütün delillere vakıf değilsiniz. Dolayısıyla vakıf olmadan yapılacak yorumlar da yargılama sürecini olumsuz etkiliyor. O nedenle haberlerin yer alma biçimiyle ilgili de gerekli tedbirlerin alınması lazım.
Hakim-savcılarımızda kadın temsil oranı yüzde 40. Adalet Bakanlığı personel sayısında ise bu oran yüzde 50. Dolaysıyla kadın erkek fırsat eşitliği bakımından Bakanlığımız olumlu bir tablo içerisinde. Kadın başsavcı ve komisyon başkanı sayısını da arttırmamız lazım. Şu anda Türkiye genelinde kadın Cumhuriyet başsavcısı sayımız 8. Kadın adalet komisyonu başkanı sayımız 10.”