Barış Pehlivan 5’inci kez cezaevine giriyor

Barış Pehlivan 5’inci kez cezaevine giriyor

Pehlivan, karara avukatlarının itiraz ettiğini ancak bu arzının yalanlandığını açıkladı. 31 Temmuz’da çıkarılan kanundan faydalanmak için arzda bulunduklarını vurgulayan Pehlivan, Bakırköy İnfaz Hâkimliği’nden çıkacak neticeye göre cezaevine girip girmeyeceğinin netleşeceğini yazdı.

Barış Pehlivan’ın bugünkü yazısı şöyle:

“Hiç kimseyi öldürmedim. Hiç kimseye tecavüz etmedim. Hiç kimseye uyuşturucu satmadım.

 Şayet bu ağır kabahatleri işleseydim utancımdan yaşayamazdım ama iktidar bana özgürlük bahşederdi.

Çok güç bir yazı benim için. Gazeteciliğimin 20. yılındayım. Ne zaman bir haberin öznesi olsam, haberim değil de kısmetine ödediğim değerler konuşulsa bunalırım. Bundandır ki günlerdir elim gitmiyor yazıya. Lakin öğrenmeniz gerekli. Çünkü öğreniyorum ki mesele ben değilim. Siz gerçeğinde ne olduğunu duymayın diye yeni bir gayretin içine sokuluyorum. Tek eforum sizsiniz; bundandır ki en iyi bildiğim şeyi yapıyorum, haber veriyorum: Yine cezaevine giriyorum.

Bu tümceyi daha evvel 4 kere kurdum. Şimdi 5 oluyor. Sabrınıza sığınarak ve kolaylaştırarak adım adım yazmalıyım…

1- Bundan 3 sene kadar evveldi. Barış Terkoğlu ile beraber kaleme aldığımız “Cendere” isimli kitabımızın son hazırlıkları bitmişti. Kitapta çetelerin, tarikatların, hiziplerin, paralel teşkilatların elbirliğiyle odun taşıdığı cehennemi tarif ediyorduk. Haksız, hürriyetsiz, denksiz, hukuksuz, ekmeksiz bir kumpas tüm ülkeyi cendereye sokuyordu. O cendere de ancak üzerine yürüyerek, değerek ve kavrayarak kırılabilirdi. Yazdığımız kitap işte bunu yapmaya çalışacaktı.

2- İçyüzlerini deşifre ettiğimiz bazı insanlar kitaptan haberdar oldu. Basılmasını yasaklamak istiyorlardı. Bunun için de bir gerekçe gerekiyordu, bulundu. Libya’da şehit olan bir MİT üyesinin cenazesine dair haber yayımladığım mazeretiyle gazeteci dostlarımla beraber hapsedildim. Şehidin ismini deşifre etmemiştim, bizzat cumhurbaşkanı olmak üzere bir hayli politikacı MİT’in Libya’daki faaliyetlerini canlı yayında anlatmıştı. Ama işte ne ehemmiyeti vardı! Şehidin kabrine basarak politik işlem yaptılar.

3- Mapustayken de cefa sürdü. Meclis’te çıkarılan infaz indirimi kanunundan faydalanıyordum, başka bir deyişle tahliye olacaktım. Ancak sabaha karşı bize özel bir kanun çıkarıldı Meclis’te. Evet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde bir utanca imza atıldı ve gazeteciler tahliye olmasın diye yasaya ek yapıldı. Cezaevlerinin boşaltıldığını tek karakter hücremdeki televizyondan izledim.

4- Nihayetinde mapusta 6 ay kaldım. 3 sene 9 ay ceza alıp tahliye edildim. Cezamın onanmasıyla beraber “teftişli hürlük” ismi verilen infaz sistemine geçirildim. Oradaki tehlikelerden biri, teftişli hürlük süresi süresince hakkımda yeni bir dava açılmasıydı. Kanun, hakkımda vazgeçin yeni ceza verilmesini, yeni dava açılmasının dahi tekerrür cezaevine girmeme yeteceğiyle tehdit ediyordu. Teftişli hürlük hakkımı bozacak bu gidişatı da koşul olarak değil, bir hâkimin inisiyatifine vazgeçiyordu.

Exit mobile version