ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdem Canbay, Türkiye’de 1937 yılından bu yana uygulanan deprem yönetmeliklerinde herhangi bir sorun bulunmadığını belirtti. Ancak, depremlerin önceden tahmin edilebileceğine dikkat çeken Canbay, “Eğer ülkenizde doğru yapılaşma ve doğru imar planı olmazsa, iyi ve ahlaklı mühendisler ile inşaat ustaları yetiştirmezseniz, devlet ve kamunun kontrol mekanizmaları görevlerini tam olarak yerine getirmezse depreme karşı hiçbir önlem alamazsınız” dedi. Canbay, yapı güvenliğinin artırılması için doğru mühendislik uygulamalarının önemini vurguladı.
YTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Kuşadası ve çevresindeki deprem risklerine dair değerlendirmelerde bulundu. Ersoy, Kuşadası Körfezi’ndeki fayların güçlü olmamakla birlikte sık sık deprem ürettiklerini belirtti. Ayrıca, Ege ve Aydın’daki yerleşimlerin zeminlerinin sıvılaşmaya uygun olduğunu ifade etti. Bu nedenle, zemin ile yapıların uyumlu olması gerektiğini vurgulayan Ersoy, “Zeminle yapının birbirine barışık olması gerekiyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Sisam Adası’nın kuzeyinde, deniz içinde doğu-batı doğrultusunda uzanan fay hattının Kuşadası’na değil, batıya doğru deprem üreteceğini düşündüğünü söyledi. Ayrıca, Büyük Menderes fay hattının da bölgedeki deprem risklerine katkı sağladığını belirtti. Ersoy, bu iki fay hattının birbirinden bağımsız depremler üretebileceğini ifade etti.
Panelde, Kuşadası’nın mevcut yapı stoğunun güvenliği üzerine de konuşmalar yapıldı. Uzmanlar, eski yapıların güçlendirilmesi ve yeni yapılacak binalarda modern deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmesinin önemine dikkat çekti. Ayrıca, yapıların zemin ile uyumlu olmasının deprem riskini azaltacağı belirtildi.