Uyku apnesi sırasında genellikle birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabildiğini vurgulayan Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, “Bu boğulma anında kandaki oksijen seviyesi düşerek, beynin uyanmasını sağlar. Beyin solunum fonksiyonlarının durduğunu haber vermek için vücudu uyandırır. Santral (Merkezi, Beyin Kaynaklı) ve Obstrüktif (Tıkayıcı) tipte olabilir. Santral tipte uyku apnesi çok daha nadir görülür ve beynin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS) ise; uyku sırasında bazı kişilerde nedenini tam bilemediğimiz bir şekilde üst hava yollarında tıkanmalar, daralmalar neticesinde oluşmaktadır” ifadelerini kullandı.
Uyku sırasında solunumun durması sırasında kandaki oksijen miktarının azaldığını, beynin bu azalmayı algıladığını ve uyku derinliğini azaltarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalıştığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Bu kişiler gece birkaç kez uyanabilir, uykuları sık sık bölündüğü için de ertesi gün bu sorunu hatırlayamazlar. Bu durum da tekrarlayan zaman dilimleri içinde kişide yorgunluk ve halsizlik hissine neden olur” diye konuştu.
“Sabah baş ağrıları, gece boğulma şikâyetleriyle uyanırlar”
Uyku apnesinin belirtilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, “Uzun süre devam eden horlama, gündüz aşırı uyku hali ve yakınları tarafından fark edilen gece uykuda solunum durması en tipik üç bulgudur. Bunun dışında yorgunluk, sabah baş ağrıları, gece boğulma hissi ya da çarpıntı ile uyanmalar sık saptanır. Halsizlik, gece sık tuvalete kalkma, depresyon ve sinirlilik diğer görülen bulgulardır. Uyku hastalıklarına bağlı gündüz artmış uyku hali, hastaların işlerini yapmasını engelleyerek onları başarısızlığa sürükleyebilmektedir. Uyku apneli hastalarda genellikle sosyal ve cinsel fonksiyonlarda azalma, ruh sağlığı ve kişinin kendi enerjisinin azaldığını hissetmesi gibi belirtiler görülür” dedi.
Uyku apnesi toplumda oldukça yaygın saptandığını, kadınların en az yüzde 2’sinde ve erkeklerin yüzde 4’ünde uyku apnesi geliştiğini işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, hastalarda belirli bir meslek özelliği olmadığını; ancak obezite, boyun kısalığı, uzun süre sigara ve alkol tüketen bireylerde hastalığın görülme sıklığının daha fazla olduğunu söyledi.