Bu nasıl bir dindarlık? – Mustafa Çağrıcı

Bu nasıl bir dindarlık? – Mustafa Çağrıcı

Bu durum, Allah’ın “mükerrem” (şerefli ve saygın) kıldığını bildirdiği (İsrâ 17/70) insanın hayatı, onuru ve haysiyetinin, günümüz Müslümanlarının gözünde pek de öyle saygın olmadığını gösteriyor.

Özellikle benim alanım bakımından bir başka vahim örnek, şu günlerde toplumumuzun gündemine oturan acıklı “Narin Güran” olayı…

İlgili aile kızlarını Kur’an kursuna gönderdiklerine göre, demek ki “dindar” bir aile… Muhtemelen içlerinde namazında, orucunda insanlar da var. Fakat -tıpkı İslam öncesi Câhiliye toplumu gibi- onlar da aile/kabile şerefini kurtarmak için katili ya da katilleri saklıyor, bir rezaleti de örtbas ediyorlar. Daha da ibretlik olanı, başka bir “adam”ın, Narin’i dereye gömüp üzerine ağır bir taş koyduktan sonra evine gidip “namaz” kıldığını, sonra da -güya- arama çalışmalarına katıldığını söylemesidir.

Bu nasıl bir dindarlık ki, namaz kılma ile masum bir çocuğu öldürmeyi veya bu suça iştirak etmeyi ve yine namaz kılma ile katil açığa çıkmasın diye aramalara katılmayı birleştirebiliyor? Bir Müslüman vicdanı ibadetle cinayeti bir araya nasıl getirebiliyor?

İbadeti buyuran Allah, “Şahitliği gizlemeyiniz” (Bakara 2/283) buyurandan -hâşâ- başka bir Allah mı?

Zaman zaman yazılarımda dile getirdiğim birçok benzerleri gibi bu olay da ülkemizde ve Müslüman dünyada din eğitiminin ciddi şekilde sorunlu olduğunu gösteriyor.

***

Şu iki hususu asla aklımızdan çıkarmamız gerekiyor:

1. Din insan için geldi. Klasik âlimlerimizin “makasıdu’ş-şerîa” başlığı altında yazdıkları gibi dinin en temel amaçlarından biri, hatta birincisi “canı korumak ”tır. Bu amaca ise, insanın değerini yüceltmeyi ahlak ve karakter haline getirecek bir din ve ahlak eğitimi vermekle ulaşılır. Konuya insan hakları veya -dinî tabiriyle- kul hakları açısından baktığımızda da kul haklarının en başında yaşama hakkı gelir.

Onun için Kur’ân-ı Kerîm’de haksız yere bir kişiyi öldürmekle bütün insanlığı öldürmek arasında fark olmadığı bildirilmiştir (Mâide 5/32).

Din, temelde insanoğluna erdemli, temiz, doğru ve dürüst bir dünya hayatı yaşatmak ister. Bunun birinci şartı da kaynaklarımızdaki ifadesiyle “Allah’ın buyruğuna saygı ve Allah’ın yarattıklarına şefkat”tir. Bu yolda “Her insan, kendi yapıp ettiklerinin rehinidir” (Tûr 52/21); “Kendini kötülüklerden arındıran kurtulacak, kendini kirleten kaybedecektir” (Şems 91/9).

***

Exit mobile version