Habertürk’te yer alan habere göre; Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçeyle başvurarak mezarın içinde bir düğüm içeren 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşet üzerinde parmak izi ve DNA’nın incelenmesi gerektiğini belirterek inceleme talebinde bulundu.
Yapılan talepte, mezarda kefen veya herhangi bir bez bulunmadığı ancak bulunan naylon poşetin şüphe oluşturduğu ön görülerek naylon poşete el konularak kim ve kimler tarafından konulduğunun araştırılması istendi.
Epözdemir talebinde “Tutanağın ikinci sayfası ile sabit olduğu üzere, mezarın iki katlı olduğu, mezarın ilk katının boş olduğu, kaldırılan beton tabakalarının altında bir takım kemik örneklerinin olduğu bütün kemiklerinin dağınık yani serbest vaziyette olduğu, kemik bütünlüğünün olmadığı kefen ve cesedi çevreleyen bir bezin bulunmadığı tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Epözdemir, dilekçesinde şöyle dedi:
“Hakeza, mezarın içerisinde bir adet düğüm içeren 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşet görülmüştür. Bir başka anlatımla, ceset bütünlüğü mevcut olmayıp kemikler ve kafatası toprak üstünde mezarın değişik yerlerinde bulunmakta, kefen veya cesedi çevreleyen herhangi bir bez bulunmamakta, buna mukabil olarak her nasılsa 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşet mezarın içerisinde bulunmaktadır. 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşetin nasıl, hangi koşullarda ve hangi amaçla mezarın içerisinde bulunduğu tarafımızca anlamlandırılamamaktadır. Mezkur 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşetin mezarın içerisinde bulunması, incelemeye esas alınacak olan kemiklerin ve kafatasının sonradan bir poşet vasıtasıyla mezarın içine konulduğuna dair derin şüphe ve kuşkular uyandırmaktadır.”
Poşete el konulmasını ve üzerinde DNA ile parmak izi çalışması yapılmasını talep eden Avukat Dr. Rezan Epözdemir, gerekçesini iki madde olarak şöyle sıraladı:
“1) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03.10.2024 tarihli, 2024/57605 Talimat sayılı fethi kabir tutanağında betimlenen bir adet düğüm içeren 30×30 cm boyutunda şeffaf naylon poşete Ceza Muhakemesi Kanunu m. 123 ve m. 127 uyarınca el konulmasına,