NOW’da Çalar Saat programında konuşan Epözdemir, şu ifadeleri kullandı:
“Olay yeri inceleme ekipleri vardı. Onlar bütün yapılan bu çalışmayı kamerayla kayıt altına aldılar ve fotoğraflarını çektiler. Özellikle kimlik teşhisi yapılması için ki cesedin bütünlüğü bozulduğu için çok zor.
Hukuken, fiilen mümkün değil ama yine de Garipoğlu ailesinin aile bireylerinin hazır bulunması gerekirdi. Çünkü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı talimatta bunu özellikle 3 nolu ara kararında istemişti. Fakat aileyi temsilen sadece avukatları katıldı.
Ben mezara gittiğimde de isim soy isim belli değil, bakımsız adeta kendi kaderine terk edilmiş, çok köşede bir mezar görüyoruz. Doğum ve ölüm tarihleri bile belli değil. 29 Ekim 1991 ve 10.10 2014 olacak o dahi okunmuyor.
11.08’de mezarı kazmaya başladık. 11.32 gibi yaklaşık Cem Garipoğlu’nun cesedine ulaşıldı. Birinci kat bomboştu. İkinci kata geçildi. İkinci katta açıkçası ceset bütünlüğü bozulmuş. Adli tıpçılar şaşırdı. Çünkü hiç yağmur ve su yok. Su almamış yağmur almamış 10 yıldır. Kefen yok, bez parçası yok… Kafatası vardı bir köşede, kemikler vardı.
Büyük kemikler köşelerde ve küçük kemikler hakeza vardı. Bir de 30×30 ebatında bir poşet vardı. Ona da anlam veremedik. Tutanaklara kefenin olmadığı bir bez parçasının olmadığı geçti. Keşif tutanağında ve fetih kabir tutanağında bu var. 30×30’luk bir poşetin olduğu da geçti.
Açıkçası ben çok garipsedim kefenin bulunmamasını. Rahmetli Turgut Özal’ın da mezarı açıldığında ailesinin şüphesi vardı. Sayın cumhurbaşkanının mezarında kefen vardı. Burası çok su almayan bir yer. Hiç yağmur ve su yok. Dolayısıyla yani kefen bir an için toprağın altında yok olsa ve Kaybolsa dahi mutlaka parçacıkları olmalıydı, olurdu. Ama hiçbir yani kefen izi dahi yok orada. Artı vücut bütünlüğü tamam bozulmuş cesedin ama kafatası bir yerde kemikler bir yerde ve toprağın üzerine serpişmiş bir poşet var.”