Özel şöyle devam etti:
“Bundan yaklaşık 5 yıl önceydi, bir davet aldım Maden Mühendisleri Odası tarafından. Büyük onur duyduğum madenciliğe hizmet ödülünü oda bana vermişti yönetim kurulu kararıyla. 40 yıllık maden mühendislerine verilen bir madenci bastonunu oda ilk kez maden mühendisi olmayan birine veriyordu. Meslek örgütünden gelen, Manisa Eczacı Odası’nda Mahalle Temsilciliği, ardından Yönetim Kurulu Üyeliği, Genel Sekreterlik, Oda Başkanlığı; Türk Eczacıları Birliği’nde Genel Saymanlık, Genel Sekreterlik görevlerini yapmış olan biri olarak bir meslek odasının 40 yıllık üyelerine verdiği bir ödülü, bir anıyı, bir simgeyi, mesleği ile ilgili bu kadar değerli bir simgeyi bana armağan etmiş olmalarının hep büyük onurunu yaşadım. O baston, nereye gidersem benimle birlikte geliyor. Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının makam odasında duruyor. Hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum.”
“Biraz önce Ayhan Yüksel söyledi. Aramızdaki ilişki bir gece yarısı Soma’da madenin başında başladı. Geldi, tanıştık. İkimiz de çok karamsar, çok gergin çok üzüntülüydük. Onun halen yerin altında meslektaşları ve meslektaşlarıyla omuz omuza çalışırken hayatını kaybetmiş madenciler vardı. Benim daha 20 gün önce Meclis kürsüsünde ‘Soma’dan iyi haberler gelmiyor. Standart denetim yöntemleri işlevsiz kaldı. Meclis bu işe el koymazsa bir felaket olabilir’ dediğim konuşmamın üzerinden 22 gün, bunları anlattığımız araştırma önergemizin üzerinden de yedi ay geçmişti. O 22 gün kala iktidarın kalkan elleri muhalefetten çoktu. Maalesef önergemiz, Soma’daki madenlerin araştırılmasına ilişkin önergemiz reddedilmişti. Sayın Ayhan Yüksel ile madenin başında tarihin nasıl bir karanlık noktasına tanıklık ettiğimizi konuşarak tanıştık biz. O günden bugüne beraberiz. Ben ne zaman aklıma bir şey takılsa Ayhan Yüksel’in, arkadaşlarının görüşünü almadan o konuda bir görüş oluşturmamaya çalışırım. Çünkü bilirim ki meslek örgütünden gelenler, meslek odaları adeta imbikten damıtılan bir damla öz gibi o noktaya gelene kadar çok büyük bir tarihsel birikim, çok büyük bir kültür, mesleki kültür ve omuzlarında yanlış yapmama, yanlış yaptırmama, yanlış bilgi vermeme, yanlış yönlendirmeme gibi bir ağır sorumluluğu taşırlar. Bugüne kadar Ayhan Yüksel’den ne bilgi aldıysak, maden mühendislerine ne sorduysak, onlardan ne öğrendiysek hep bundan biz de istifade ettik kamuoyu da istifade etti. Tabii faciadan günler önce bizim duyup da ‘Araştırılsın’ dediğimizi faciadan 22 gün önce reddedilip faciadan 22 gün sonra oybirliği ile kurulan Soma Komisyonu’nda teker teker dinledik, hep birlikte dinledik. Eşlerin kaza yaklaşırken uykudan yorgun uyandıklarını, evlatların çizmelerinin yarıya kadar su dolduğunu, madenin artık eskiden daha çok yorduğunu, her çıkanın baş ağrısıyla çıktığını, bunların her birisi Soma Komisyonu’nun kayıtlarına teker teker işlenirken, Ayhan Yüksel ve arkadaşları da meselenin nasıl aslında göstere göstere geldiğini ifade ediyorlardı.”
“O gün ben ‘Soma’da 301 kişiyi 3S yuttu’ demiştim; sermaye, siyaset ve sendika. Elbette ki o günkü Soma’da örgütlü olan maden sendikasının hatalarından bugün ders alındığını umuyoruz. Son günlerde verilen bazı mücadelelerden, bazı beyanatlardan o günlerde yapılan yanlışların, o günlerde sendikaya hakim olan kadroların artık uzak olduğunu, şimdi başka bir anlayışın gelişmekte olduğunu ümitle, umutla takip ediyorum. Ama bir yandan da Soma’da işçilerin haklarını koruyan bir bağımsız sendikanın da büyük bir mücadelesini burada anmadan geçemem. Çünkü bizim Soma’da 301 şehidimiz yok, 303 şehidimiz var. Arkadaşlarının haklarını korumak için kurulan Bağımsız Maden İş, Ankara ile Soma arasında mekik dokurken Tahir Çetin’i, kendisi de madenci olan kurucu başkanları Tahir Çetin’i ve babası da madende ölmüş olan Ali Faik İnter’i trafik kazasında kaybettik. Süleyman Soylu onları Ankara’ya sokmayıp, üç gün tuttu, üç gün. Uykusuz uykusuz dönerken trafik kazasında öldüler. Ayrıca Soma’dan 301 kişi öldü ve bütün dünya Soma’yı konuştu. Herkes dedi ki Türkiye’de, ‘Unutursak yüreğimiz kurusun.’ Ama Soma’da ölen madenciler hepimize şunu öğrettiler ki madenciler ve emekçiler ne yaparlarsa yapsınlar örgütlenerek ve hep beraber yapsınlar. Ölünecekse bile, ölürken bile az olursanız sizi kimse dikkate almıyor bu memlekette. Zira Soma’dan bugüne iki Soma daha oldu Türkiye’de. AK Parti iktidarları döneminde Soma dışında altı Soma daha oldu. Toplam 2 bin 79 maden işçisi hayatını kaybetti. Ama 301 kişi birden ölünce Türkiye’nin gündemine geldi. Büyük bir mücadele daha yürütüldü, hepimizin emekleriyle. Kimseyi dışlamadan söylemek isterim. TMMOB’daki birçok odanın, bilhassa maden mühendislerinin, muhalefet partilerinin, gerçek sendikaların, sendikacıların büyük mücadeleleriyle, kamudaki maden mühendislerinin bizlere katkı sağlayan, doğru bilgileri aktaran mücadelesiyle çok yol da alındı.”