CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin MYK toplantısı devam ederken toplantının gündemine ilişkin açıklama yaptı.
Yücel şöyle konuştu:
“Büyük bir gurur ve coşkuyla kutladığımız Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıl dönümünü geride bıraktık. Kıbrıs Türklerinin bağımsızlık mücadelesi ve Türkiye’nin kararlı duruşu, barış ve adaletin zaferi olarak tarihe geçmiştir. Harekâtın başarıya ulaşması için canlarını feda eden kahraman şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, gazilerimize minnetlerimizi sunuyoruz. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, hepinizin bildiği gibi Kıbrıs’ta bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Bu ziyaretler diplomatik kurallar çerçevesinde, samimi ve nezaketli bir şekilde gerçekleşti.
Fakat Lefkoşa’da son derece yakışıksız bir tavırla karşılaştık. Her şey olması gerektiği gibi diplomatik teamüller çerçevesinde ilerlerken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görevli büyükelçi, Genel Başkanımızı karşılamaktan, yan yana görünmekten imtina etti. Aklı sıra kendince bir mesaj verdi. Bu yakışıksız ve saygısız davranışı eski genel başkanlarımıza ve dışişleri bakanlarımıza da yaptı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’i karşılamayan Kıbrıs Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun bu davranışı diplomatik teamüllere aykırıdır.
Bu saygısızlık, sadece CHP’ye değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin temsil ettiği demokratik değerlere ve diplomatik geleneklere de bir hakarettir. Bir büyükelçinin görevi, devletin ve milletin çıkarlarını en üst düzeyde gözetmektir. Büyükelçi Feyzioğlu’nun, CHP heyetini karşılamaması, bu görevin gerektirdiği tarafsızlıktan, ağırlıktan ve devlet ciddiyetinden uzak bir tutum sergilediğini göstermiştir.
Geçmişi herkes tarafından bilinen, nerede durduğu belli olmayan, duruşu ve tavrı, anlık kişisel çıkarlarına göre şekillenen bu rüzgar gülü, kendini istediği kadar küçültebilir, istediği yere kadar alçaltabilir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ederken bunu yapamaz. Devlet görevlilerinin, siyasi partiler arasında ayrım yapması, demokrasimize, devlet ciddiyetine ve hukukun üstünlüğüne zarar verir. O yüzden bu yakışıksız tavra kayıtsız kalmayacağız.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in her hafta gerçeklerden uzak bir başarı hikâyesini dinler olduk. Bir hafta sanki ülkeyi, içinde bulunduğu ekonomik buhrandan çıkarmışçasına ‘başardık’ diyorlar, diğer hafta ‘ekonomi programımız tıkır tıkır işliyor’ diyorlar. Ama halkın cebine yansıyan bir şey yok. Aksine açlık, yoksulluk ve sefalet her geçen gün daha da katmerleniyor. Bu hafta da Sayın Şimşek’ten, kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in kredi notumuzu iki kademe arttırmasını büyük bir başarı hikayesi olarak dinledik. Notumuz B3’ten B1’e yükselmiş. Büyük bir müjde ile duyuruldu duyurulmasına ama; Moody’s’e göre hala yatırım yapılabilir ülkeler arasında bile değiliz.
Fakat kimse bu acı gerçekten bahsetmiyor. Kredi notumuz iki kademe yükseldiği halde dahi, ülkemizin yatırım yapılabilir ülkeler arasına girememesi, Türkiye’yi, kaç yıl geriye götürdüklerinin de bir kanıtı aslında. AKP iktidarının ve ekonomiyi kurtarsın diye göreve getirdikleri Mehmet Şimşek’in bu pişkin tavırları, artık milletin aklıyla alay etmekten ve sabrını sınamaktan başka bir şey değil. Bu artık pembe tablo çizmenin de ötesinde bir şey.