Yaycı, bu hedeflere ulaşılması durumunda Türkiye’nin Suriye konusunda bir problem yaşamayacağını ifade ederek, Suriye’deki mevcut duruma da dikkat çekti. İsrail’in bölgede topraklarını yaklaşık yüzde 20 oranında genişlettiğini vurgulayan Yaycı, “İsrail sadece Golan Tepeleri’nde değil, Şam’a kadar ulaşmış durumda ancak bu durum pek kimsenin dikkatini çekmiyor. İsrail, petrol ve doğal gaz sahalarını ele geçirmek için PKK/YPG ile komşu olmaya iş birliği yapmaya çalışıyor.” dedi.
Suriye’nin bölünmüş yapısına işaret eden Yaycı, Türkiye’nin bölgede Türkmenlerin varlığını koruması gerektiğini ifade etti. Yaycı, “Eğer gerçek bir tehlike varsa Türkiye hemen Türkmen Özerk Bölgesi’ni kurmalıdır. Bu bölge, Türkiye için tampon görevi görecektir.” şeklinde konuştu.
Türkmenlerin yeterince gündeme getirilmediğini belirten Yaycı, “Cumhurbaşkanı daha önce Suriye’de Arap, Türkmen ve Kürt nüfusundan bahsediyordu ancak Dışişleri Bakanı, geçtiğimiz günlerde mecliste Türkmenleri hiç ağzına dahi almadı. Suriye’de ikinci büyük topluluk olan, 5 buçuk milyon nüfusa sahip Türkmenlerin ağza alınmaması ama 1.7 milyon nüfusa sahip Kürtlerin muhatap alınmasını hatta 150-200 bin nüfuslu Dürzilerin bile anılmasını anlamakta zorlanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Suriye’de yaşanan saldırılara da değinen Yaycı, nüfus binalarının ve adres kayıtlarının bombalanarak demografik bilgilerin ortadan kaldırıldığını söyledi. Yaycı, “Irak’ın kuzeyinde Türkmenlerin yok edilmesi için yapılanların benzeri, Suriye’de de uygulanıyor. Tapular ve nüfus kayıtları yok ediliyor.” dedi.
Suriye’de farklı grupların devletleşme sürecine girdiğine dikkat çeken Yaycı, PKK’nın “Ben HTŞ’nin egemenliğini kabul ediyorum.” demediğinin altını çizerek bu bölünmüş yapının Türkiye için ciddi bir tehlike oluşturduğunu ifade etti. Yaycı, oluşturulacak Türkmen Özerk Bölgesi’nin bu tehlikeyi bertaraf edeceğini vurguladı.