Görüldüğü üzere istisnai adaylık bir anayasa normundan doğuyor. Bu norm iki dönem görev yapmış bir Cumhurbaşkanı için bir defa daha adaylık imkânı getiriyor. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’a özgü bir durum değildir. İki dönem cumhurbaşkanlığı yapacak herkes için bir hukuksal istisna söz konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan için istisnai adaylık imkanı ancak ilgili anayasal hükmün işletilmesiyle olabilir. Buna karar verme yetkisi TBMM’dedir.
Mehmet Uçum, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, erken seçim kararı alınması halinde Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının Anayasa’ya uygun olduğunu belirtti. Uçum, “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi durumunda Cumhurbaşkanına bir kez daha adaylık hakkı tanınmaktadır. Bu, Anayasa’nın açık hükmüdür ve Erdoğan’a özel bir durum değildir” dedi.
Meclis 7 Mayıs 2028 tarihinde yapılacak genel seçimlerden önce, örneğin 2027’nin ikinci yarısında, 360 milletvekili ile seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha, yani son kez aday olabilir. Hal böyleyken Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a son kez adaylık imkanı verilmesi önerimizi; anayasaya aykırılık, kişiye özgü imtiyaz ve sınırsız sayıda istisnanın önünü açmak gibi itirazlarla eleştirmek akıl, mantık ve hukuk dışıdır. Bazıları bu anayasal hüküm işletilmesin diyebilir, bu da bir görüştür. Ancak böyle bir hukuki imkân yokmuş, keyfi bir öneri yapılıyormuş gibi konuyu ele almak tam bir cehalettir ve kötü niyetli bir tavırdır.
Uçum, liderlik tecrübesi ve yetkinliğine ihtiyaç duyulan durumlarda, istisnai tedbirlerin demokrasinin bir parçası olduğunu ifade etti:
Bir konunun doğru bilgilerle tartışılmasını beklemek demokratik kamuoyunun hakkıdır. Tartışanlar bakımından ise doğru bilgiyi kullanmak bir ödevdir. Anlaşılan o ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a son kez adaylık imkanı verecek anayasal hükmün işletilmesi ihtimali, iç ve dış bazı çevreleri ve odakları çok tedirgin ediyor. Emperyalist odakların korkusunun nedeni belli: Onlar, Erdoğan’sız Türkiye’de emperyalist operasyonlar için daha fazla imkana sahip olacaklarını düşünüyorlar. Bu nedenle 2028’i iple çekiyorlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son kez de olsa aday olmasını istemiyorlar.
İçeride ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’la seçimlerde son kez demokratik rekabete ve yarışa girilmesi ihtimali bazılarını şiddetli bir şekilde ürkütüyor. Sonuçta adaylık imkanından, seçime girmekten söz ediliyor. Demek ki adaylık imkanı açılırsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aday olursa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yarışmaktan korkuluyor. Tekrar ve son kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçileceği korkusu, hukuki bir yol olan adaylık imkanına abes itirazların ana sebebidir. Muhalefet şununla yüzleşmelidir: Hukuken adaylık imkanı olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünü keserek 2028 seçimlerine girmek demokratik yarış açısından kendilerine güç mü kazandırır yoksa zaafa mı uğratır. Büyük olasılık zaaf görüntüsü ağır basar, bu da seçmen nezdinde muhalefetin korkaklığı olarak değerlendirilebilir. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anayasal hükmü işleterek adaylık imkanı verip yarışa girmek, seçmen nezdinde muhalefetin demokratik rekabete cesaret göstermesi şeklinde görülebilir.
Belirtelim ki; Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde seçimlerin yenilenmesi kararı da istisnai bir durumdur. İşte bu noktada Ülke Liderliği müktesebatı ve dünyadaki siyasi etkisi açısından Türkiye’nin büyük bir kazanımı ve milli değerlerinden biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a önümüzdeki genel seçimlerde son kez adaylık yolu açmak bu istisnai durumlardan sayılabilir. Bu imkanı kullanmanın Türkiye’nin hayrına olacağı güçlü bir öngörüdür.”
Uçum, muhalefeti Erdoğan’ın adaylığını engellemeye çalışmakla eleştirerek, bunun seçmen nezdinde “korkaklık” olarak değerlendirileceğini savundu:
Uçum, Erdoğan’ın adaylık ihtimalinin yalnızca iç siyasette değil, uluslararası çevrelerde de endişe yarattığını iddia etti: