Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj krizinin ardından Marmara Denizi’nde oksijen seviyesinin kritik düzeylere düştüğünü belirtti. “50 metrenin altında, oksijen seviyesinin 2 miligram litrenin altına düştüğünü görüyoruz” diyen Sarı, deniz çayırlarının bu soruna çözüm getirebileceğini vurguladı. Sarı, “Yani Marmara Denizi hızlı bir şekilde oksijensizleşmeye doğru ilerliyor. 1 metrekare deniz çayırı alanı yaklaşık olarak günde 10 litre oksijen üretiyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Sarı, deniz çayırlarının denizdeki canlılar için önemli bir yaşam alanı sunduğunu belirterek, bu bitkilerin tropik ormanlardan 35 kat daha fazla karbon tutma kapasitesine sahip olduğunu ifade etti. Marmara Denizi’nin kıyı şeridinde yürütülen çalışmalarla deniz çayırı ekimi genişletilecek. Bu süreçte, sağlıklı alanlardan toplanan deniz çayırları, belirlenen pilot bölgelerde yeniden ekildi.
Proje kapsamında, deniz ekosisteminin onarılması ve müsilajın etkilerinin giderilmesi amaçlanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Dr. Beyhan Oktar, deniz çayırlarının iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynadığını vurgulayarak, “Deniz çayırlarının önemi iki kat, on kat, yüz kat belki daha fazla artmaya başlıyor. Çünkü deniz çayırları oksijen üretiyor. 1 metrekare deniz çayırı alanı yaklaşık olarak günde 10 litre oksijen üretiyor. Biz işte Çevre, Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’mızın desteğiyle bir taraftan mevcut deniz çayırı alanlarını tespit edip nasıl koruyacağımıza dair bir strateji geliştirmek üzere hareket ederken, bir taraftan da zarar gören deniz ekosistemini iyileştirmek, restore etmek için deniz çayırı transplantasyonu yapıyoruz” dedi. Bu tür projelerin, hem ekosistemi koruma hem de topluma faydalarını anlatma açısından önemli olduğuna dikkat çekildi.
Deniz çayırı ekimi, Türkiye’de ilk kez bu projeyle uygulanıyor. Proje, Marmara Denizi’nde bozulan ekosistemin restore edilmesine yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Akdeniz’deki pina türünün korunması amacıyla yürütülen MAR-PİNA Projesi ile birlikte gerçekleştiriliyor.