Uzun, muhafazakâr siyaset çizgisinden gelenlere ve merkez sağ siyasetten gelen herkese çağrıda bulunarak, “Çocuklarımızı dinden soğutanlar ateistler değil, tam tersine din adına konuşanlar,” dedi. Çocukların ve gençlerin dinden uzaklaşmasının nedeninin, agnostikler, deistler veya ateistler olmadığını vurgulayan Uzun, asıl zararın din adına konuşanlardan ve iş görenlerden geldiğini söyledi.
Türkiye’de, tasavvufun temel ilkeleriyle çelişen ve tarikat yapılarıyla gençleri dinden soğutan bir güruhun varlığından söz eden Uzun, “Müritlerinden koşulsuz itaat bekleyen tarikat şeyhlerinin yeri olabilir mi?” diyerek bu durumun gençlerin dine olan ilgisini azalttığını ifade etti.
Uzun, Türkiye’de Ateizm Derneği’nin varlığına rağmen son yıllarda derneğin herhangi bir faaliyetine rastlamadığını belirterek, “Çünkü onlara ihtiyaç yok. Türkiye’de ateizm derneğine ne ihtiyaç var?” dedi. “Annenizin diz kapağına fazla bakmayın, hallenirsiniz” diyen şeyhler ve sıcak siyasetin içine girip siyasetçilere ayar veren din görevlilerinin gençleri dinden uzaklaştırdığını söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şatafat ve israf düşkünlüğü ile dinin sürekli tartışma konusu haline geldiğini hatırlatan Uzun, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ise müfredata fazla dini bilgi ekleyerek dindar nesiller yetiştireceğini zannederken, bilgisiz ve dinsiz nesillerin yetişmesine neden olacağını ifade etti.
Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih Uzun, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, gençlerin dinden soğumasının esas nedenlerini vurguladı. Uzun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şatafat ve israf düşkünlüğüyle dini sürekli tartışma konusu haline getirdiğini, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ise müfredata fazla dini bilgi ekleyerek dindar nesiller yetiştirme çabasının, aksine bilgisiz ve dinsiz nesiller yetişmesine sebep olacağını belirtti. Uzun, muhafazakâr siyasetin bu duruma karşı çıkması gerektiğini ifade etti.