Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İster üniformalı ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Biz milletçe birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır.
Kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen küresel teröristlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir. Halbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur. Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce hatta binlerce yıl ötesine uzanması bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri de olmuştur. Ama bunların hiçbiri köklü tarihi zengin medeniyeti tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi bu millet tarihin her döneminde maruz kaldığı saldırıların üstesinden gelmeyi başararak, küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir.
Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arefesindeyiz. Yokluklar içinde yürüttüğümüz milli mücadeleyi nasıl zaferle taçlandırdıysak bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız. Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur.
Orhun kitabelerinde, “Ey Türk Milleti! Üste gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir” diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun devletinden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir.
Cumhuriyetimizi kurduktan sonra devletimizin sınırları içerisindeki her bir insanımızı adil ve eşit kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu başardığımızı düşünüyorum. Geçmiş hesaplaşmaları bırakıp önümüzü Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum. Dünyada ve bölgemizde tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hale gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların bu geniş arka plan ışığında önyargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım kadim devlet aklının milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir.
Türkiye Yüzyılı’nı mutlaka hayata geçireceğiz. Yüreği bu ülke ve bu millet sevgisi ile çarpan herkese sesleniyorum gelin Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim.”