Savcılık ise kurşunla hedef gösterilmesini tehdit saymadı. Alican Uludağ, sosyal medya hesabı X’ten yaptığı paylaşımla duyurdu. İşte o paylaşım:
“Savcılık, Sinan Ateş cinayeti şüphelisine resmen dedi ki; “Cinayet haberlerini yazan gazetecileri hedef gösterip, kurşunla tehdit edebilirsin. Ben karışmam.”
NASIL MI? Sinan Ateş cinayetinin şüphelisi olan ve evinin önünde bizzat keşif yapan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Burak Kılıç, arasına benim de bulunduğum 5 gazeteciyi “kurşun” mesajıyla tehdit edip, hedef göstermişti. Bunun üzerine avukatlarım Tora Pekin ve Abbas Yalçın aracılığıyla savcılığa 16 Temmuz’da suç duyurusunda bulunduk. Dilekçede, bunun yanı sıra “çağrı üzerine koruma tahsisi” talebi de vardı. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, jet hızıyla (13 günde) şikayete takipsizlik kararı verdi. Üstelik, savcılık herhalde Burak Kılıç’ın bizi tehdit etmediğinden o kadar emin ki ifadesini bile almaya gerek duymamış. (Aslında takipsizlik kararı vermedi değil, vermek zorunda kaldı. İfadeye çağırmadı değil, çağıramadı demek daha doğru.) Kararın gerekçesinde, ne şikayet edilenin bir cinayet şüphelisi olduğuna değinilmiş ne paylaşımındaki “kurşun”a… Sanki bu kişi, bu cinayetten bağımsız şekilde durduk yere bu paylaşımı yapmış. Yargı resmen demiş ki “Sinan Ateş haberlerini yapan kim varsa, cinayet şüphelileri rahat rahat hedef gösterebilir. Keyfinize bakın.” Herhalde savcılık, tehdit suçunun oluşması için o şüphelinin gazetecilerin önüne kurşun atmasını bekliyor. Yoksa bir cinayet şüphelisinin bu mesajı tehdit olarak kabul edilmiyor. Ki o yargı, 1 yıl 8 aydır o cinayet şüphelisine dava açabildi mi? Açamadı. Çünkü yargı siyasallaşırsa, şüphelinin kimliğinden korkarsa böyle bir cinayet dosyası da ortada kalır. O cinayet şüphelisi de rahat rahat gazetecileri tehdit eder. Yargı da dokunamaz. Bu arada sanmayın ki bunları korktuğumdan yazıyorum. Bugün Uğur Mumcu’nun doğum günü. Bize düşen, onun yolundan ilerlemek, korkmadan, cesaretle. Ama bunları yazıyorum ki, bir ülkenin adaletinin nasıl bir cinayet şüphelisine arka çıktığını herkes görsün…”