Taşların Bronz ve Demir çağlarına ait olduğu ve her birinin yaklaşık iki metre genişliğinde olduğu belirtildi. Ancak, taşların altında yatan gizem, bilim insanlarının ilgisini çeken asıl konu oldu.
Detaylı incelemeler sonucunda, taşların altında çanak çömlek parçaları ve yanmış kemiklerin olduğu ortaya çıktı. Yapılan analizler, kemiklerin neredeyse tamamının üç ila altı yaşlarındaki çocuklara ait olduğunu gösterdi. Bu alanın aslında bir çocuk mezarı olduğu anlaşıldı.
Antik çağlardan kalma bu çocuk mezarının, M.Ö. 800 ila 200 yılları arasında kullanıldığı düşünülüyor. Arkeologlar, yüksek çocuk ölüm oranlarının, mezarlığın oluşumunda etkili olduğunu belirtiyor.
Müze arkeoloğu Guro Fossum, “Bu keşif öncesinde mezarlar, uzun süreler boyunca gizli kalmıştı. Karbon tarihleme yöntemleri, mezar alanının uzun süre kullanıldığını gösteriyor. Dolayısıyla buradaki ölümlerin hepsi aynı nedenlerle, belki de doğal afetler veya salgınlar sonucunda olmuş olamaz” şeklinde konuştu.
Antik İskandinavlar, Bronz ve Demir çağlarında ölü yakma alanlarının üzerine düz bir taş tabakası sererlerdi. Guro Fossum, mezarların birbirine yakın olmasının, o dönemde toplum içinde nasıl bilindiğine dair ipuçları verdiğini belirtti. Ayrıca, mezarların etrafındaki yemek pişirme çukurları ve şöminelerin, definlerle bağlantılı olarak sosyal toplantılar ve törenler için kullanıldığını gösterdiğini vurguladı.
Keşiften sonra araştırmacılar, alanda bulunan diğer eserleri detaylı olarak incelemeye devam edeceklerini açıkladılar. Bilim insanları, bu antik mezarın neden ve kimler tarafından bu kadar özenle inşa edildiğini anlamak için çalışmalarını sürdürecekler.