Hatay’da acele kamulaştırmaya direnen köylülere şiddet: ‘Ölürseniz zayiat olursunuz’ – Cihan Başakçıoğlu

Hatay’da acele kamulaştırmaya direnen köylülere şiddet: ‘Ölürseniz zayiat olursunuz’ – Cihan Başakçıoğlu

Yaşanan vakanın ardından arazilerini vermemekte kararlı olan köylüler, bölgede direniş çadırı kurarak nöbete başladı. Bölgede ne yapılmak istendiğine dair çok fazla dedikodu olduğunu ve devletin net bir bilgi vermediğini dile getiren köylüler, arazilerini vermemekte kararlı.

Dikmece’de son 4 gündür yaşananlara şahit olan Geri Döneceğiz İnisiyatifi’nden Cabir Yeşildal, zelzelenin hemen ardından bölgeye gelen avukatların muhtemel hukuksuz kamulaştırmalarla alakalı bilgilendirme buluşmaları yaptıklarını anımsattı. Sonrasında ise kamulaştırmaların sürat kazandığını söyleyen Yeşildal, şöyle devam etti:

“Yasasız yapılan kamulaştırmaların doğru olmadığı anlatıldı. Bu sürecin ardından devletin acil kamulaştırmaları sürat kazandı ve süreç daha sert bir biçimde ilerledi. Devlet devamlı olarak hedef donakalttı ve palavra haberler dağıldı. Köyün üst tarafında Osmanlı zamanından kalma tapulu yerler var. İlk süreçte oranın istimlak edileceği duyuruldu. Daha sonra ise köyün ortasına doğru boş araziler ve zeytinlikler vardı. Kamulaştırmalar ilk anda zeytinliklere yöneldi. Daha sonra ‘zeytinime değme’ eylemleri yapıldı. Eylemlerin ardından zeytinliklerin kamulaştırmadan çıkarıldığı belirtildi ancak ölçümler devam ediyor. Şu an gelinen evrede çevresinde zeytinlikler olan boş arazileri kamulaştırmaya başladılar. Ölçümler yapılmaya başlandı. Millet de buna tepki gösteriyor.” 

“Kamulaştırma yapılıyor ancak insanlara bilgi verilmiyor. Rastgele bir bildiri sevk edilmiyor. Bir bakıyor insanlar kendi arazilerinde yabancı insanlar var. Jandarma yoluyla da insanların kendi arazilerine girişi yasaklanıyor” diyen Yeşildal, devletin alanda ne yapılacağına dair net bir bilgi vermediğinin de altını çizdi. Yeşildal, “Dikmece’nin alt tarafında Karaali diye bir köy var. Bu bölgede konteyner kentler yapılacağını söylüyorlar. Burada çalışan emekçiler için yapılacağını düşünüyoruz. Üst tarafta ise muhtemelen TOKİ için çalışmalar yapılıyor. Devlet bütün olarak bilgi vermiyor. Çok fazla dedikodu var ve devamlı dağılıyor” dedi.

Jandarma ve polisin davranışına da değinen Yeşildal, zelzelenin yaralarını sarmaya devam eden insanlara ‘ağır biçimde şiddet uygulandığını’ ifade etti. Yeşildal, yaşananları şu laflarla anlattı:

“Buradaki süreçte jandarma ve çevik gücün tavrı karşısında düşman varmışçasına bir davranış. Düşmana saldırırcasına saldırıyorlar. Yaşlı, genç, hasta demeden copla darbediyorlar. Biber gazı ve tazyikli suyla müdahale ediliyor. İnsanlar alana netlikle alınmıyor. Çok sert müdahale edildi. Ellerinde ağır silahlar da vardı. Savaş alanına kazanç gibi geldiler. Köyden insanlar, ‘Biz burada toprağımızı korunuyoruz, can verirsek de şehit oluruz’ dediler. Buna karşılık ise askerler ‘Burada can verseniz ancak zayiat olursunuz’ biçiminde yanıt verdiler. Ulusa müteveccih hakaretler oluyor. Buraya su getiren yaşlı bir teyzemiz vardı. Askere de su verdi. Asker suyla işini tamamladıktan sonra teyzeye copla saldırdı. Yaşanan vahşet daha nasıl tariflenebilir öğrenmiyorum.”

Exit mobile version