BM verilerine göre, çölleşme nedeniyle her geçen saniye dört futbol sahası büyüklüğünde sağlıklı arazi kaybediliyor. Bu kayıp, yılda 100 milyon hektar arazinin bozulmasına eşdeğer. Çölleşme ve kuraklık, 1900 yılından bu yana en az 11 milyon kişinin ölümüne neden oldu ve 2 milyar insanı etkiledi.
Bu yılın teması “Toprak için Birlik: Mirasımız, Geleceğimiz” olarak belirlenirken, sürdürülebilir arazi yönetimini desteklemek için toplumun tüm kesimlerinin harekete geçirilmesi amaçlanıyor.
UNCCD verilerine göre, karasal ekosistemlerin yüzde 84’ü kuraklıkla bağlantılı orman yangınları tehlikesiyle karşı karşıya. Hızla artan nüfus ve gıda güvenliği sorunları yaşayan bölgelerde, iklim değişikliği kuraklık riskini daha da artırıyor. Çölleşme nedeniyle 2045 yılına kadar 135 milyon kişinin evini terk etmek zorunda kalabileceği öngörülüyor.
Dünya Bankası’nın verilerine göre, kuraklık, su kıtlığı, azalan mahsul verimliliği, deniz seviyesinin yükselmesi ve aşırı nüfus yoğunluğu gibi faktörler nedeniyle 2050 yılına kadar yaklaşık 216 milyon insan göç etmek zorunda kalabilir. Kuraklık ve iklim değişikliğinin ulusal güvenlik sorunlarına yol açtığı ve ülkelerin yüzde 70’inin bu durumu ulusal güvenlik sorunu olarak tanımladığı belirtiliyor.
Bugün, dünya nüfusunun 3,6 milyar kişisi yılda en az bir ay su kıtlığı yaşayan bölgelerde yaşamaktadır ve bu rakamın 2050’de 4,8 ila 5,7 milyar kişiye ulaşması beklenmektedir. Kuraklıkların dünya nüfusunun dörtte üçünü etkilemesi öngörülürken, bu kuraklıkların yüzde 44’ü Afrika kıtasında yaşandı. Son 20 yılda Afrika’da 134 kuraklık vakasının 70’i görüldü.
Afrika topraklarının üçte ikisi bir dereceye kadar bozulmuş durumda ve arazi bozulmasının en az 485 milyon kişiyi etkilediği tahmin ediliyor.