“Sürdürülebilir bir kent tasarımını, kent sakinleriyle birlikte, el ele yürüttüğünde, hata yapmazsınız” diyen İmamoğlu, konuşmasını özetle şu sözlerle tamamladı:
“Ben, bazen diyorum belediye başkanı arkadaşlarıma, eğer siz bir yerde karar vermekte zorlanıyorsanız, tek kılavuzunuz var; o da ‘Gidin, vatandaşa söyleyin, sorun, onlar size doğru yolu gösterir.’ 2014’ten beri, bana en güzel proje öğütlerini veren, vallahi de billahi de çocuklar. İlk defa bir ziyaret yaptığımda, yeni seçildiğimde, bir ilkokul ziyaretiydi, okul açılma dönemiydi. ‘Çocuklar ne istiyorsunuz’ dediğimde; park, yeşil alan, ağaç, meydan, spor sahası yanıtlarını aldım. O bakımdan, bu bağlantıyı ve özellikle demokrasiyi teşvik eden bu tür alanların varlığını büyütmek lazım. Yaygınlaşmasını sağlamak lazım. Tabii bu ortamlar, harekete geçmemizi de sağlıyor. Birbirimizi motive ediyoruz. AHH’nin de tam amacı bu. Umarım, TBB’nin de desteğiyle, bütün Türkiye’deki yerel yönetimlerin, bu duyguya ve bu talebeye, arzuya karşılık veren bir ortamı yaratarak, planlı bir çalışmayla, bütün ülkemizde başarıya ulaşır.”
“Ulaşımı sürdürülebilir, erişilebilir kılmanın iklim değişikliğinin getireceği olumsuzluklara karşı da büyük bir hizmeti var. Görüyorsunuz; artık yağmurların şekli değişti, mevsimlerin şey değişti. Kuraklık hepimizi korkutuyor, ürkütüyor. Bazen iki ay, üç ay hiç yağmur yağmadığında, ‘Acaba ne oluyor’ diye birbirimize sormaya başlıyoruz. Bu söylediğimiz her şeyin, sadece kişisel sağlığınıza, insanların birbiriyle olan ilişkisine ya da şehrin düzenine, nizamına huzuruna değil, aynı zamanda kesinlikle bütün iklimin düzelmesine de büyük katkısı var. Yerel yönetimlerin çok değerli olduğunun farkındayız. Yerel yönetimler, bütün insanlara en yakın idare, yani kamu yönetimi. Bundan dolayı, bizler, yerel yönetimlerin güçlenmesi ve güçlendirilmesi için de yoğun bir çaba içerisinde olacağız. TBB eliyle, mutlaka belediyelerin daha güçlü olmasını sağlamak adına, değişikliklerin yapılması için büyük gayret göstereceğiz. Umuyorum birlikte, sadece daha yaşanabilir, daha sürdürülebilir değil, aynı zamanda adil yaşam alanları, şehirler ve insanları daha iyi temsil eden kentler hep birlikte tasarlarız. Ve hep birlikte, inşallah yaşadığınız şehrin her metrekaresinde, kendinizi o şehrin yabancısı değil, tam aksine Üsküdar’ın meydanında gezerken sanki ya da dolaşırken, evinizin salonundaymış gibi, eviniz gibi hissedeceğiniz şehirler var edelim. Temennimiz bu.”