Denizlerin filtresine ihracat izni
Mikroalglerin fotosentetik, gözle görülmeyen mikroskobik canlılar olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kızılkaya, “Atmosferdeki oksijenin yüzde 70 ila 80’i denizlerde üretiliyor. Bunların birçoğunu da yosunlar, deniz çayırları ve mikroalgler üretiyor. Mikroalglerin bazıları azot bağlama özelliklerine sahip ve ayrıca diğer canlılar için besin oluştururlar. Mikroaglerle zooplanktonlar, zooplanktonlarla da balıklar beslenirler. Mikroalgler besin zincirinin temel halkası, sucul ekosistemlerin olmazsa olmazıdır. Ancak denge bozulduğunda, bu canlılar aşırı çoğaldığında ‘red tide’ ya da ‘algal bloom’ dediğimiz durum meydana gelir. Aşırı çoğalarak suyun yüzeyini kaplayarak ışık geçirgenliğini azaltırlar. Suyun altındaki canlılara ışık bulaşmaz ve fotosentez yapan canlılar yok olmaya başlarlar. Ayrıca yüzeyi kapladıkları için denizle atmosfer arasındaki gaz alışverişini de engellemiş olurlar.” ifadelerini kullandı.
Kızılkaya, bir ortamda besin denilen alglerin büyümek ve çoğalmak için kullandıkları azot ve fosfor bileşikleri fazlaysa “red tide” ile karşılaşılabildiğini belirtti. Kırmızılığın İzmir’de karşılaşılan bir durum olduğunu ifade eden Kızılkaza normalde bu durumun kısa sürdüğünü ve az miktarda oluştuğunu söyledi.
Doç. Dr. Kızılkaya, “İzmir Körfezi’nde aşırı besin olduğunu biliyoruz. Çünkü körfezde akıntı sistemi çok güçlü değil. Akıntı güçlü olmadığı için bu besinler uzaklaştırılıp, dağıtılamıyorlar. O nedenle de mikroalgler aşırı çoğalıyorlar. Akıntı sisteminden dolayı dağıtılamadıkları için kırmızı kümelenmelerle karşılaşıyoruz. Havalar soğuduğunda körfezdeki kırmızılık kaybolacak. İlkbahar ve sonbahar mevsimlerinde ani alg çoğalmaları doğal süreçler. Doğal olmayan aşırı olması ve uzun sürmesi.” ifadelerini kullandı.
Burada daha önce bulunmayan ve karşılaşılmayan yeni bir tür olduğunu belirten Kızılkaya, bunun balık toksini üreten bir tür olduğunu aktardı. Kızılkaya, “Büyük ihtimalle balık ölümlerine sebep olan da bu toksin olabilir. Ancak tek bir nedene de bağlayamıyoruz.” dedi.