Dunya’da yer alan habere göre, yaz saati uygulaması, batıdaki kentlerde yaşayanların gün ışığından daha az sürede yararlanmasına yol açıyor. Bunun da enerji tüketimini artırıcı bir etken olduğu ifade ediliyor.
Ülkenin batısında çalışanlar işlerine ulaşmak için kör karanlıkta yola çıkarken bu durum bilhassa kadın ve çocuklar için ciddi risk barındırıyor. Yaz saati uygulamasının sağlık açısından çok vahim bir sonuç doğurduğu da ortaya çıktı.
Prof. Dr. Taner Demirel
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer, kalıcı yaz saati uygulamasının biyolojik ritmi bozduğunu ve bunun da kanser vakalarında artışa yol açtığını öne sürdü. Prof. Dr. Taner Demirer, kalıcı yaz saati uygulamasının hücredeki DNA tamir mekanizmasını bozduğunu söyledi.
Armağan Çağlayan’ın Ekol TV’de yayınlanan programına konuk olan Prof. Dr. Taner Demirel’in yaz saati uygulaması ile sağlık ilişkisi üzerine yaptığı konuşmadan öne çıkan bölümler şöyle:
“Biyolojik ritim son derece önemli. Üç Amerikalı bilim insanı 2017 yılında sirkadiyen ritmi dediğimiz gece-gündüz ritminin insan düzeyinde hücre etkisini moleküler düzeyde araştırdıkları çalışmalarıyla Nobel Ödülü aldılar.
Biyolojik ritmi bozduğunuz zaman yani kalıcı yaz saatini uygulandığınızda hücredeki DNA tamir mekanizmasını bozuyorsunuz. DNA tamir mekanizması çok önemlidir. DNA kendini tamir edemezse hücre kanser hücresine dönüşüyor.
Biyolojik ritmin bozulması nedeniyle Türkiye’de kanserlerde önemli ölçüde artış oldu. Kalıcı yaz saati Türkiye’deki kanserlerin artmasındaki en önemli sebeplerden biridir. Beş altı yıl önce 160 bindi vakamız şimdi yılda 250 bin vakamız var.
Çocuklarımız sabahın karanlığında gidiyor, akşam karanlığında dönüyor. D vitamini yok. Çocukların motivasyonu bozuldu. Uyku problemleri var. Okulda konsantrasyon sağlayamıyorlar. Ruhsal hastalıklar arttı. Depresyon arttı. Dikkat eksiklikleri arttı.”