kahverengi kokarca, gerek bazı düşmanlarından korunmak ve gerekse çiftleşmek için keskin bir koku salgılıyor, adını da bundan alıyor. Büyük bir hızla çoğalıyor ki sadece bir çiftinin bir yere gelmesi, kısa sürede bu türün bütün o bölgeyi istila etmesine neden olabiliyor.
Kahverengi kokarca, pek çoğu değerli tarımsal ürün olan 100’den fazla bitki türünden besleniyor.
10haber’de yer alan habere göre, küresel ticaretin artması, bu böceği de küreselleştirdi. Avrupa’da ilk olarak 1998 yılında İsviçre’nin Cenevre kentinde görüldü. Geriye doğru izi sürüldüğünde, Çin’den ithal edilen çatı kiremitleriyle birlikte böceğin Avrupa kıtasına geldiği anlaşıldı. 2010 ve 2011 yıllarında ilk kez ABD’de meyve bahçelerine musallat olunca büyük bir sorun olarak adlandırıldı.
Ardından kahverengi kokarcanın durdurulamaz yayılması başladı. 2014 yılında Rusya’nın Karadeniz kıyısında Soçi kentinde yapılan Kış Olimpiyatları için İtalya’dan ithal edilen bazı inşaat malzemesinin içinde kahverengi kokarca da vardı. Karadeniz’e girişi böyle oldu. Önce Gürcistan’ı boydan boya istila etti, ardından Artvin üzerinden Türkiye’ye girdi ve neredeyse bütün Karadeniz’i ele geçirdi. En son Batı Karadeniz’de Sakarya’ya kadar ulaştı.
Avrupa’da daha çok elma bahçelerine zarar verdi. Gürcistan’da üzümden fındığa her türlü ürüne. Türkiye’de fındık başta olmak üzere Karadeniz’deki bütün tarımsal üretim bu böcekten olumsuz etkileniyor. Üreticinin zararı çok büyük.
Tarım Bakanlığı, kahverengi kokarcayla iki yıldır amansız bir mücadele yürütüyor. Bir yandan her yer ilaçlanıyor, bir yandan da bu böceğe karşı biyolojik silah kullanılıyor.
Önemli bir arı türü olan samuray arıları, kahverengi kokarcaları daha larva aşamasındayken yok edebiliyor. Türkiye’de de doğaya ‘samuray arıları’ salıveriliyor. Bu arının kökeni de Japonya.
Samuray arıları, kendi yumurtalarını kahverengi kokarca larvalarının içine bırakıyor, böylece dünyaya kahverengi kokarca değil samuray arısı geliyor.