Kazdağları’ndan Ayfer Göl: Vali bizi de ‘provakatör’ ilan etmişti – Cihan Başakçıoğlu

Kazdağları’ndan Ayfer Göl: Vali bizi de ‘provakatör’ ilan etmişti – Cihan Başakçıoğlu

Vali Orhan Tavlı’nın ise Kazdağları mücadelesi döneminde Çanakkale Valisi olduğu oraya çıktı. Tavlı, o dönem de maden şirketlerine çalışma izni vererek 350 bine yakın ağacın kesilmesinin önünü açmıştı.

Çanakkale Bayramiç’de yaşayan ve Kazdağları için mücadele eden isimlerden biri olan Ayfer Göl de Akbelen mücadelesinde yer aldı. Kazdağları ve Akbelen sürecinin birbirine benzer olduğunu ifade eden Göl, “Kazdağları süreci ile Akbelen sürecini birbiri ile ilişkilendirebiliriz. Şu an Muğla Valisi olan Orhan Tavlı, 2019’da Çanakkale valisiydi. Orada da bizi ‘provakatör’ ilan etmişti. O dönem de tarım ve hayvancılık ile geçinebilecek olan bir alanın yanı sıra dünyanın ikinci akciğeri diye bahsedilen Kazdağları’nın katliama kurban gitmesi ve maden ocaklarının faaliyete geçirilmesi bizim için kabul edilebilecek bir durum değildi. Dolayısıyla bu süreç içerisinde bunu durdurmak için elimizden geleni yaptık. Almost Gold’u gönderdik ama hala rehabilitasyonu tamamlanmamış bir alan var” diye konuştu.

Provakatör değil, yaşam ve doğa savunucusu olduklarını vurgulayan Göl, “Sadece burada değil, gücümüz yetse yurt dışında ya da Türkiye’nin her yerinde ortaya çıkabilecek ekolojik kırımların her birinde ses olmak ve dayanışma göstermek istiyoruz. Hepimiz aynı ülkede ve aynı dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla da nereli olduğumuzun, dışarıdan gelip gelmediğimizin bir önemi yok. Tabi ki buranın insanı buradan geçiniyor olabilir ama hepimiz bu dünyada nefes alıyoruz. Bu nedenle gücümüzün yettiği her yerde var olmayı önemsiyoruz” dedi.

Akbelen’de yapılan katliamın geri dönüşü olmayan tahribata neden olacağının altını çizen Göl, şöyle devam etti: “Akbelen’deki durum biraz da şu açıdan önemli; zaten 780 dönüm alan katledilmiş durumda. Bir o kadar daha alanı katletmek istiyorlar. Şirketler almış olduğu alanlarda toprağı ziyan ettikten sonra yaklaşık dört yıl kömür elde edebilecekler. Bunun sonucunda da bize sadece bir çöl bırakacaklar. Bizim ülkemiz orman ve tabii alanı kuvvetli olan bir bölge olduğu için kimse buranın yok olabileceğine inanmıyor. Ama bu çalışmalar sonucu ormanların yok olduğunu gördüğümüz bir çok bölge var. Burası da bunlardan biri olabilir. ‘Ağaçlar kesilir maden çıkarıldıktan sonra her şey yerine geri gelebilir’ zannediyorlar ama toprağın bir canlı alanı var. Sen bu canlı alanı yok ettikten sonra tekrardan yeni bir alan oluşması durumu söz konusu olamayacaktır. Madenin çıkarılması durumu gerçekleştirildiğinde burası artık yeni bir çöl olmuş olacak. Biz Türkiye çölleşiyor derken bu sadece kuraklık, yağışların azalması değil gerçekten fiziki anlamda bir çölleşmeden bahsediyoruz.”

29 Temmuz günü jandarma kuşatması altında yaklaşık üç saat içinde bütün ağaçların kesilerek yok edildiğini söyleyen Göl, devlet ve kolluk şiddetine de değindi. Yaşanan durumu ‘ironik’ olarak nitelendiren Göl, “Ağaçların gölgesinde duran askerler, bize ağaçları kesmemelerini istediğimiz için saldırdılar. Ayrıca biz halkız, vergi veriyoruz. Bizim vergilerimizle maaş alıyorlar ancak şirketlerin menfaatlerini koruyorlar. Ortada ciddi bir ironi var. Bu asker, polis Muğla’nın asker ve polisi, bu bölgede yaşıyorlar. Kendi bulundukları bölgenin bu kadar rahat talan edilmesine bu kadar duyarsız kalmaları bizim bir kere daha içerisinde bulunduğumuz sisteme güvenip güvenmeyeceğimizi sorgulatıyor” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version