İşte tam da şimdi akılsızlığımız yüzünden başımıza gelen sefalet günlerini yaşıyoruz. Ekonominin kurallarına uymadığımız için ülkeyi fukaralığa mahkum ediyoruz ama kendi vebalimizi “Nas”a havale edip kenara çekiliyoruz. Bu da yeterli olmazsa, “zamları Allah yaptırıyor” diyerek bütün sorumluluğu Allah’a yüklüyoruz.
Hepimizin güvenliğini, hakkını-hukukunu korumakla görevli “bağımsız ve tarafsız” olması gereken yargıyı siyasallaştırıp adalete güveni yok ediyoruz, yani Kur’an’ın “adaletle hükmedin” emrini yok sayıyoruz. Ama bir taraftan da gerek yönetim makamında olanlar gerekse yüksek yargının temsilcisi olanlar, Kur’an ayetlerini okuyarak ‘adalet’ nutukları atmayı pek seviyor. Ama gerçekler acıtıcı, nitekim ASAL araştırmanın son anketine göre, toplumda yargıya güven sadece 1.4 düzeyinde.
Mesela Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya İbrahim Suresi 42’inci ayete atıf yaparak diyor ki: “Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı (korkuyla donup kalacağı) bir güne erteliyor” denilmektedir. İnanıyoruz ki “zulm ile abad olanın ahiri berbad olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha geçtiğimiz günlerde 21. İmam Hatipler Kurultayında dedi ki: “İsrail’in devlet terörünün karşısında durmak bizim için İslami bir vazifedir, imani bir vazifedir, vatani bir meseledir, tabi ki milli bir meseledir.”
Ama talihsizliğe bakın ki İsrail Gazze’de bebekleri, kadınları, sivilleri katlederken bu iktidar tam 7 ay boyunca İsrail’e ticaret gemilerini göndermeye devam etti.
Ve Cumartesi günkü ANKARAGÜNDEM’ın manşet haberiyle öğreniyoruz ki yerel seçimlerden sonra geri adım atarak İsrail’e ticareti durduran Ankara, ticaretin rotasını yeniden İsrail’e çevirmiş… ANKARAGÜNDEM’ın haberine göre, Azerbaycan petrolünün sevki ile üçüncü ülkeler üzerinden ticaretin sürdüğüne yönelik iddialar tartışılırken doğrudan gemi seferlerinin de yeniden başladığı ortaya çıktı. İÇDAŞ şirketinin Türkiye’den İsrail’e çelik ve çimento taşıyan gemisi 10 Eylül’de Haifa Limanı’na ulaştı.
Bu hali pür melalimizi görünce İstiklal Marşımızın büyük şairi Mehmet Akif’in şu dizelerini tekrar tekrar okumak gerekiyor galiba:
/“Kadermiş!” Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru:
Belânı istedin, Allah da verdi… doğrusu bu.
Talep nasılsa, tabîî, netîce öyle çıkar,
Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimâli mi var?
“Çalış!” dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,