Dr. Canbolat, plastiklerin er ya da geç denizlere ulaştığını ve bu kirliliğin deniz yaşamını tehdit ettiğini belirtti. “Denizlerdeki kirliliğin yüzde 80’i plastik atıklardan oluşuyor. Bu durum, ilerleyen yıllarda denizlerde balıklardan çok plastik olacağı anlamına geliyor” dedi. Ayrıca, mikroplastiklerin besin zincirine dahil olduğunu ve insanlar olarak haftada bir kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik tükettiğimizi açıkladı.
Karaya atılan plastik atıkların nehirler aracılığıyla denizlere taşındığına dikkat çeken Dr. Canbolat, bu durumun insan sağlığı ve ekosistem üzerinde ciddi tehditler oluşturduğunu vurguladı. Plastiklerin vücuda girme yollarının çeşitliliği, özellikle plasentayı geçerek bebeklere ulaşabilmesi, plastiklerin sağlık üzerindeki etkilerini daha da ciddileştiriyor.
EKAD’ın başlattığı bu proje, hem denizlerimizi korumayı hem de plastik kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini azaltmayı hedefliyor. Ancak, bu çabaların başarılı olabilmesi için bireylerin de tek kullanımlık plastiklerin kullanımını azaltması ve geri dönüşüm konusunda daha bilinçli olması gerektiği vurgulanıyor.
Karaya atılan her çöpün bir şekilde denizlere ulaştığını dile getiren Dr. Ali Fuat Canbolat, “O da eninde sonunda tekrar bize dönüyor. Bu plastik atıkların denizlere taşınmasındaki en önemli kaynaklardan biri de nehirler, çaylar. Büyük miktarda karasal ortamdan denize geliyor bu su. Akıntılı su kaynakları aracılığıyla bol miktarda çöp taşınıyor. Bizim plastik atıklara dikkati çekmek amaçlı bir projemiz de var. Sahillerimizde bol miktarda plastik atık var. Plastik atık mevzusuna, şu anda ‘plastik yüzyılı’ diyebiliriz. Çünkü kullandığımız hemen hemen tüm materyallerde plastik ürün var” diye konuştu.