Katliamın üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen Madımak’ın hâlâ yandığını söyleyen Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aslan, Sivas’ta katledilen yurttaşların Türkiye’nin aydınlık yüzleri olduğunu ifade etti.
Madımak katliamını kısaca değerlendirir misiniz?
Madımak Katliamı’nın üzerinden tam 31 yıl geçti. Madımak yanmaya devam ediyor. Kanayan, yalnızca Alevilerin değil ülkemizde emekten, demokrasiden, laiklikten yana olan tüm insanların yarasıdır. Sivas’ta katledilen canlar Türkiye aydınlanmasının yaşayan yüzlerini oluşturuyordu.
Sivas Katliamı bu boyutu ile insanlık tarihinin yaşadığı en vahşi katliamlardan biridir. İnsanlığa karşı suçtur. Bu suçu işleyerek Sivas katliamını yaşatan anlayış günümüzde ortadan kalkmadığı gibi daha da yoğunlaşarak, siyasal iktidar tekelini de eline alarak ülkeyi daha bir karanlığa sürükledi.
O gün şeriat nidaları atanların, katliamcıların avukatları ödüllendirilerek milletvekili, bakan yapıldı. Katliamı telin eden mitinglerde atılan ‘AKP’yi kuranlar, Sivas’ı yakanlar’ sloganının sebebi de budur.31. yılda acılarımız dinmediği gibi daha da derinleşmiştir.
Sivas Katliamını 90’lı yılların karanlığından ayırarak ele almak eksik kalacaktır. Bu katliam Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun ve Uğur Mumcu cinayetlerinin devamı niteliğindedir.
Sivas katliamı bir kısım insanın ‘tahrik olması’ ile ortaya çıkmadı. Aksine, aylar öncesinden organize edilen planlı, programlı bir katliamdır. 2 Temmuz tüm dünyanın gözü önünde, insanların TV’lerinden canlı yayınlarında izledikleri 8 saat süren bir katliamdır. Devletin tüm güvenlik güçleri olaya adeta seyirci kaldı. Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ‘Güvenlik güçleri ile halkı karşı karşıya getirmeyin!’ sözleri devletin seyirci kalmasını resmi olarak teyit eden niteliktedir. Aynı şekilde dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in “Oteli saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır!” sözleri bir gaflet ifadesidir.
Katliam sonrası yargı sürecinde yaşananları değerlendirir misiniz?
Sivas katliamının insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak değerlendirilip, davanın bu kapsamda açılması ve yürütülmesi gerekirdi. Oysa katliam soruşturma ve kovuşturması sıradan bir olay gibi yangın çıkarmak sebebi ile adam öldürmek ve toplantı, gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet etmek suçlamaları ile yürütüldü. Bundan daha derin bir skandal olamaz. Sivas katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, dogmatik düşüncenin sıradan bir insanın nasıl canavara dönüştürdüğünün görülmesi açısından da ibret verici bir örnektir.